Cemal Özel
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Siyaset
  4. Diasporada Yapılan Seçim ve Sonuçları

Diasporada Yapılan Seçim ve Sonuçları

featured

14 Mayıs 2023 tarihinde Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimi yapıldı. Seçimde diasporada yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları da oy kullandı.

Türkiye’deki genel seçimlerde yurt dışındaki seçmenlerin oy kullanma hakkı 1980’li yıllarda hayata geçirilmeye başlanmış ve bu yüzden kimi değişiklikler yapılmış, gümrük kapıları ve diplomatik temsilciliklerde oy kullanımı gerçekleşmiştir. Yurtdışında oy kullanma işlemi ilk olarak 10 Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde hayata geçirilmiş, akabinde 7 Haziran 2015 tarihinde bir genel seçimde de uygulanmıştır.

İstanbul, Ankara ve İzmir’den sonra yurt dışındaki seçmenlerin oy sayısı Türkiye’nin dördüncü büyük seçmen kitlesini oluşturmakta olup, siyasi partilerin de bu kitleye yönelik faaliyetlerini ekstra güçlendirmiştir.

Yüksek Seçim Kurulu (YSK), 9 Mayıs akşamı itibarıyla yurt dışı temsilciliklerde ve gümrük kapılarında oy kullanan toplam seçmen sayısını 1 milyon 817 bin 10 olarak açıkladı.

AA’ya göre; 14 Mayıs’taki Cumhurbaşkanı ve 28. Dönem Milletvekili seçimlerinin Yüksek Seçim Kurulu tarafından açıklanan kesin sonuçlarına göre yurt dışında katılımın yüzde 53’ü geçerek 2011 seçimlerinden bu yana en yüksek seviyeye ulaştığını belirtmektedir. Çünkü, 2011 ve 2015 genel seçimlerinde yurt dışı katılım oranları yüzde 40’lar da seyretmiş, 2018’de ise yüzde 50,09’a çıkmış idi.

Buna göre ilk turda Cumhur İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Recep Tayyip Erdoğan oyların %57,5’ini, Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu ise oyların % 39,6. aldılar.

Almanya’da ise oy kullanan seçmenlerin %65,4’ü Erdoğan’ı, Millet İttifakı adayı Kılıçdaroğlu’nu ise %32,6’si tercih etti.  

Kuşkusuz, oy potansiyeline göre kullanılan oy sayısının az olduğunu söylemek lazım. Bundan dolayı seçime katılım oranı Türkiye’deki seçime katılım oranının altında olmuştur. Bunun en önemli sebepleri olarak sandıkların seçmenlere uzaklığı, oy kullanmanın zorluğu ve kitlenin bir kısmının da seçimler ile pek alakalı olmadığının etkili olduğunu belirtmek gerekiyor.

Seçimlerde AKP birinci parti olarak çıkmasına rağmen, daha önceki seçimler dikkate alındığında bir parça oy kaybettiği görülmektedir. Bunun yanında YSP’nin de (HDP) oy kaybettiğini bu kısma eklemek gerekmektedir. Buna karşın CHP ve MHP ise oylarını bir miktar artırmışlardır.

Tabloya bakıldığında enteresan bir durumun olmadığı açık bir şekilde görülmektedir. Zira Kürt oyların toplandığı YSP haricinde tercih edilen partilerin dozaj farklılığı dışında milliyetçi ve muhafazakâr tandanslı olduğu gayet açıktır. Demokratik partiler ise tabiri caizse yok hükmündedir. Yani Türk seçmenlerin ezici bir çoğunluğu (ve onlara yedeklenmiş bir miktar Kürt’te) milliyetçi ve muhafazakâr partileri tercih etmiştir. Hatta bu noktada diasporadaki Türklerin, Türkiye’de yaşayan Türklerden daha radikal olduğunu söylemek yanlış bir tespit olmayacaktır.

Şimdi bunun arka planına bakalım!

Diasporada yaşayan Türkler, Türkiye’de yaşayan Türklerin bir yansımasıdır. Ruhsal şekilleniş olarak ondan aman aman farklı bir halde değildir. Türk toplumunun %60’ı taassup sahibi muhafazakâr ve de milliyetçidir. Geri kalanı dozajı farklı olmakla beraber, solcular (sayıları %3 civarındadır) dahil olmak üzere pek de çağdaş normlara uymayan seküler milliyetçidir.

Türk toplumu orta doğuda yaşayan, sahip olduğu dinin (İslam) reforme edilmediği ve de geç uluslaşmış daha doğrusu; dipten gelen bir dalga ile değil, bir devlet mekanizması üzerinden ‘’uluslaşmış’’ bir millettir. Uluslaşırken de ana omurgada İslam-Sünni-Hanefilik başat rol oynamıştır. Tamda bu sebepten dolayı tarihi ve siyasi defosu bulunmaktadır.     

Altmışlı yılların başında Türkiye’den Avrupa’ya bir işçi göçü başlamıştır. Avrupa’ya gönderilen-giden bu kesimin aslında ezici kısmı köylü kökenli idi. Yani şehirli olmayan, mesleksiz Anadolu taşrasından ‘’misafir-geçici işçi’’ olarak, başta Almanya olmak üzere Avusturya, Hollanda, Fransa ve Belçika gibi ülkelere gelen muhafazakâr-milliyetçi özelliklerini güçlendirerek koruyan kesimler olmuştur.

Avrupa’ya gelen bu kesim; mayasındaki defo ve kültürel farklılığını geldikleri topluma karşı koruma refleksiyle hareket etmiş ve bu yüzden geldikleri yerin (Türkiye) şu anki halinden daha muhafazakâr bir haldedirler. Burada muhafazakarlık; bir kabuk gibi kendini savunma mekanizması işlevi görmekle beraber aynı zamanda modern Avrupa toplumuna entegrasyonu önünde ciddi bir engel teşkil etmektedir.

Recep Tayyip Erdoğan’ın en yüksek oyu alması noktasında Doç. Dr. Dağhan Irak; “Muhafazakâr partilerin bu yönde bir avantajı var. Tayyip Erdoğan bu kitle için apayrı bir anlam ifade ediyor. İlk defa bir Türkiye lideri, düşündükleri dilden konuştu ve yabancılara karşı sert sözler söyledi. Zaman zaman Avrupalı meslektaşlarını hakir gördü, Avrupalı liderlere kafa tutması ezilen diasporada bir güven dopingi etkisi yarattı” diye söylemektedir.

Avrupa’ya giden bu kitle, 1970’li yıllarda çoğunlukla Türk devletine bağlı ya da kontrolünde olan, çeşitli sivil toplum örgütleri görünümündeki kurumlar üzerinden Türkiye merkezli dini ve siyasi hareketlerden güçlü bir şekilde etkilenmiştir. Bunlardan bazıları; Millî Görüş Hareketi, Milli Nizam Partisinin (MNP) daha sonra Milli Selamet Partisi (MSP), Refah Partisi (RP) adını almış ardında epey bir kısmı AKP’ye katılmış başlangıçta milliyetçilik dozajı aşırı olmayan İslami bir örgütlenmedir. Yine bu parti (AKP) Almanya’da kendisine bağlı faaliyet gösteren Uluslararası Demokratlar Birliği‘nin (UID) yanında aslında Devlete bağlı Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİP) üzerinden kendisini bağlı kitleyi mobilize olarak harekete geçire bilmektedir.

MHP’de kısa bir süre içerisinde yurt dışı örgütlenmesine yönelik girişimlerde bulunmuştur. Ayrıca kimi sol ve Kürt örgütlenmesi de yine bu yılların sonlarına doğru oluşmuştur.  Bunun dışında özellikle doksanların sonlarına doğru geniş bir örgütlenme ağına kavuşmuş olan Alevilerin kurduğu Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonunu diasporada belli başlı kurumlar olarak saymak yeterli olacaktır.

İşte bu örgütlenmeler üzerinden Türkiye’deki siyasi partiler, seçim dönemlerinde kendilerine bağlı kitleleri hedeflerine doğru yönlendirmektedir.

Türkiye dışında yaşayan Türk vatandaşlarına 2012’de tanınan oy kullanma hakkı yurt dışında yaşayan Türk diasporası için ne ifade ediyor?

Sorusuna Ahmet Ceylan, Leman İncedere ve İsa Uslu; “Türkiye’deki Siyasi Partilerin Diasporadaki Vatandaşlara Yönelik Seçim Faaliyetleri Ve Diasporadaki Türk Vatandaşlarının Oy Tercihleri” adlı ortak makalede şöyle cevaplamaktadır;

’Dindarlık, yurt dışında bulunan Türk vatandaşlarının önemli bir bölümü tarafından kimliklerinin bir parçası olarak kabul görmektedir. Bu durum hem ikamet edilen ülkelerdeki hem de Türkiye’deki seçim dönemlerinde oy tercihlerini belirleyen çift taraflı bir etki yaratabilmektedir. “Güçlü bir Türkiye” algısı çerçevesinde seçim sonuçları üzerinde etki sahibi olmaktadır’’.

Yukarıda kabaca anlattığım gibi genelde dünyanın birçok ülkesinde özelde ise Avrupa’daki Türk toplumu milliyetçi ve muhafazakâr bir karakterdedir. Bu yüzden de Türkiye de bu minvalde siyaset yapan partileri tercih etmektedirler. Ama bulundukları ülkelerin milliyetçi ve muhafazakâr siyasi oluşumlarına karşı ise tepkili, dahası kendi varlığına karşı bir tehlike olarak görüp uzak durmaktadır.

Ayrıca bu ülkelerde yapılan seçimlerde ise bu Türk milliyetçi ve muhafazakâr kitle, sol ve demokrat partilere oy vermektedirler. Diasporada yaşayan ve YSP’ye (HDP) oy veren Kürtler ise bulundukları ülkelerin sol-demokrat partilerine oy vermekte ve bu partilere üye olup siyasette yapmaktadırlar. Bunun yanında fazla olmamakla beraber bir miktar seküler Kürt kitle muhafazakâr partilere oy vermekte ve kimi Kürtlerin de yine bu partilerde siyaset yaptığını bir son bilgi notu olarak belirtip yazımı noktalıyayım.

YSK’nın resmi sayfasında Yurtdışı seçim sonuçları şu an bulunmamaktadır. Yukarıda verdiğim oranlar güvenilir bulduğum kurumların oranlarıdır. Dolayısıyla bir miktar yanlış olma ihtimali bulunmaktadır. Bunun okur tarafından bilinmesini isterim.

Not: Yazılarımın her türlü sorumluluğu bana ait olup Munzur Press ile alakasızdır.

Diasporada Yapılan Seçim ve Sonuçları
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir