Muharrem Cici 26 Aralık’ta Bingöl’de Bingöl Belediyesi Konferans Salonu’nda gerçekleşen Mikail Aslan&Cem Erdost ileri konserine dair izlenimlerini Munzur Press’e yazdı.
Güzel şeyleri paylaşmak, gerekirse defalarca dillendirmek gerek. Topluma, kültüre, değişen -dönüşen evren içinde inandığımız değerlere, insanlara dair konuşma konusunda geri durmamak iyidir. Dijital çağın tam da ortasında; insanlık nereye evrilecek, Z kuşağı iyi mi, kötü mü, Avatar-Suyun Yolu filmi dünyada hasılat rekorları kırarken insanın başını kaldırıp sağa sola, öne arkaya bakması iyidir.
Daha önce de Mikail Aslan’ın Bingöl konserlerinden biri hakkında bir yazı yazmıştım. O zaman da şimdi de amacım methiye düzmek veya öylesine bir hayranlık ifade etmek değildi, olamaz da ama bahsettiğim bu karmaşık dönemde bazı insanlar güzel işleri ısrarla yapıyorlar ve biz de şahit oluyorsak biz de tekrardan mahcup olmamalıyız.
Mikail Aslan defalarca Bingöl’e geldi ve son konserinde biletler konser öncesinde tükendi. Şahsen ben gidemedim ama öncesinde zaten defalarca gitme şansım olmuş, kendisiyle Zazaca şiir paylaşımlarımdan mütevellit kültürel bir iletişimimiz hep vardı. Derdim konserle değil sonrasıyla alakalı zaten. Konserden sonraki gün çarşıda çiçekçi dükkanında karşılaştık tesadüfen. Bir sonraki konser telaşesinde oldukları için bilerek zamanlarını almadım, sade bir selamla yolculadık Cem Erdost ile beraber. Çiçekçiye önceden hazırlattıkları çiçek buketini almak için uğradılar alelacele. Çiçekler kimin için dersiniz? Rençber Aziz kabir ziyareti için…
Bu çok önemli bir detay dostlar. Bingöl ve farklı bölgelerle bu kadar organik bir bağ kurması, bu bağın yıllar içinde yeni kuşaklarca benimsenmesi, buraya ait büyük bir değeri bize altını çize çize göstermesi, çok acil bir iş öncesinde bile daha önce gittiği br kabristana tekrar zaman ayırabilmesi… Çok çok çok önemli, değerli, manidar. Alakasız gelebilir ama Mikail abiyle karşılaştığım günün akşamında AVATAR filmine gitmiştim. Hepimiz az çok biliyoruz orada yaşanan savaşı. Yerlilerin dağayla, eski ruhlarla olan bağlarını ve bağlanma biçimlerini. İşte özel ruhlar, fantastik filmlerde olduğu gibi gerçekten bibirlerine bağlanabiliyorlar. Ve bu gerçekten oluyor. Rençber Aziz’in ışığının ölümünden onlarca yıl sonra binlerce insan tarafından tekrar görülmesi tesadüf olamaz. Davut Suları, Muhlis Akarsu, Nesimi…gibi isimler bu dünyadan gelip göçtüler ama bize özlerini bırakıp gittiler. İşte bu cevherleri arayan, bulan, bu yolu devam ettiren simyacılar çok az. Mikail Aslan gibi Ayfer Düzdaş, Metin Kemal Kahraman gibi üstadlar da benzer şekilde santim santim gezip ellerinde cevherle çıkıyorlar karşımıza. Ne kadar değerli yaptıkları şeyler görmek lazım, duyurmak lazım. Bu gibi isimler sadece iyi birer sanatçı, icracı, güzel ses sahibi olmanın çok ötesindeler. Kıymetlerini bilen biliyor tabii ki ancak bazı insanları ihmal ediyor, bazılarına haksızlık yapıyoruz gibi geliyor bana bazen. Her zaman hak yerini bulmuyor sanki. Bulması lazım dostlar. Topladıkları o özleri alıp cömertçe yetiştirdikleri Cem Erdost gibilerine veriyorlar ki bu binlerce yıllık ağacın kökleri kurumasın. Kimse kimseye şarkı-türkü söylemeyi, saz çalmayı öğretmiyor bu gelenekte. Gerçekten kendilerinden kopara kopara bir ruh veriyor biri diğerine. O hayat ağacının köklerine elleriyle su taşıyorlar apraklar her zaman dökülebilir ama kökler hep sağ kalmalı, biliyorlar.
Nesimi diyor ya “Gerçi bugün Nesimiyem, sen bu nişanla bil beni, ben bu nişana sığmazam…” İşte isimleri değişiyor bu yükü taşıyanların sadece. Her biri aslında kendi zamanlarına sığmayan, bugünlere kadar taşan canlar.Taşıdıkları yükün değerini bilen o ışığı görenlere selam olsun.
Suyun Yolu demiş James Cameron son filmine. İyi demiş. Su akar yatağını bulur dostlar. Dev silahlar, robotlar, ele geçirme, doğayı yok etme, uç teknolojiler değil bizim dünyamız. Biz yerlilerin yanındayız ve ruhların ışığına inanıyoruz. Bizi bu ışıkla binlerce yıllık tertemiz ruhlara bağayan güzel insanlara inanıyoruz, onları seviyoruz ve yaptıkları şeylerin ne kadar değerli olduğunun farkındayız. İnsanlık uzaya da yerleşse bu türkülerin, klamların kayıtlarını da götürecek emin olun.