Celil Kocataş
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Genel
  4. Yıkılan Evler Değil, Umutlarımızdı

Yıkılan Evler Değil, Umutlarımızdı

featured
Yıkılan Evler Değil, Umutlarımızdı

Depremin üzerinden kaç yıl geçti, artık saymıyoruz…
Çünkü her saydığımız gün, moralimiz biraz daha bozuluyor. Hâlâ konteynerlerde yaşam mücadelesi veren yüz binlerce insan var. Yıkılmış şehirler, yıkılmayı bekleyen on binlerce konut, mahkemelerde biriken binlerce itiraz dilekçesi ve açılan davalar…

Ama yıkılan binalardan, çöken hayatlardan sorumlu olanlar yok denecek kadar az.
Kaç belediye başkanı hakkında dava açıldı?
Kaç fen işleri müdürü, kaç mimar, kaç mühendis, kaç müteahhit hesap verdi?
Kimse bilmiyor. Çünkü neredeyse hiç yok. Birkaç dava, bir avuç şikâyet ve geriye kalan büyük bir sessizlik…

Oysa binlerce insanın ölümüne neden olan ihmal zinciri hâlâ kırılmadı.
Depreme dayanıklı sloganlarıyla boy boy ilanlar veren müteahhitler, artık yıkılan evlerin sahipleriyle göz göze gelemiyor.
Peki, bu binalara izin veren belediyelere, kurumlara kim hesap soruyor?
Sorulmadığı için tarih tekerrür ediyor.
Gerçeklerle yüzleşmek istiyorsak, bulunduğumuz yerden çıkıp çevremize bakmamız yeterli.

Yeni şehir planlamalarına baktığımızda, geçmişteki Sovyet rejiminin tek tip binalarını andıran görüntülerle karşılaşıyoruz: aynı renkler, aynı biçimler, dar sokaklar, küçük balkonlar, birbirinin kopyası yapılar…
Estetikten uzak, ruhsuz beton yığınları…
İnsanca yaşam alanları inşa etmek bu kadar mı zordu?
Depremin ardından yeniden kurulan şehirler daha modern, daha güvenli, daha yaşanabilir olabilirdi. Ama görünen o ki, hız uğruna kalite yine geri plana itildi.

Bir başka sorun da “kentsel dönüşüm” karmaşası. Bu meselenin kokusu daha yeni yeni ortaya çıkıyor.
Yarım kalan projeler, ortadan kaybolan müteahhitler, yıllardır teslim edilmeyen daireler…
Tüm bunlar önümüzdeki dönemde büyük mağduriyetlerin habercisi.

Depremi unutarak, yaralar sarılmadan, sorumlular hesap vermeden atılan her adım; gelecekte yeni felaketlerin kapısını aralar.
Biz saymaktan vazgeçtik belki ama acının, ihmallerin ve vurdumduymazlığın hesabını birileri mutlaka sayacak.
Deprem sonrası insanların psikolojisi hâlâ tam anlamıyla düzelmiş değil.
Yaşanan travmalar, kayıplar ve belirsizlik duygusu pek çok kişide derin izler bırakmaya devam ediyor.
Aradan geçen uzun zamana rağmen korku, kaygı ve güvensizlik hâlâ yaşamın bir parçası.
Çünkü yıkılan sadece evler değildi — umutlarımızdı.

Celil Kocataş
kocatascelil@gmail.com

Yıkılan Evler Değil, Umutlarımızdı
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir