İnanç YILDIZ/DİYARBAKIR
Kahramanmaraş merkezli depremlerin etkilediği Diyarbakır’da 7 bina yıkıldı, yüzlerce bina oturulamayacak hale geldi. Kentte 409 kişi hayatını kaybederken, 902 kişi ise yaralandı. 14 sivil toplum kuruluşunun yer aldığı Diyarbakır Çocuk Hakları Odaklı Kriz Yönetim Ağı, Diyarbakır’da oluşturulan geçici barınma alanlarındaki çocukların durumuna ilişkin hazırladıkları raporu açıkladı.
6 çadır alanı, 3 camii, 1 tekstilkent, 3 spor tesisi olmak üzere 13 örnek alan seçildiği belirtilen raporda, 132 çocukla 7 soruluk bir görüşme gerçekleştirildiği ifade edildi.
‘Barınma alanları ciddi hastalıklara yol açabilir’
Geçici barınma merkezleri alanlarının birçoğunun mevsim şartlarına uygun olmadığı belirtilen raporda, çadırlarda izolasyonun olmadığı için soğuktan etkilenildiği, herkesin yatağa sahip olmaması ve sünger, battaniyelerin hijyenik olmaması yüzünden de orta ve uzun vadede ciddi hastalıklara yol açılabileceği dile getirildi.
‘Herkeste aç kalma korkusu var, yemek yetmiyor’
Temel gıda ve temiz suya erişimin çocukların ihtiyaçlarına uygun olarak yapılması gerektiği belirtilen raporda, temel gıda ve suya erişimde bazı çocukları şu ifadeleri dikkat çekti:
“Yemek ve su yeterli, giysi ihtiyacımız var.”
“Biraz, geç dağıtıldığında aç kalabiliyorum. Başkaları da olunca artıkları yiyebiliyorum.”
“Aç kalıyorum, sadece çorba içiyorum. Köfte ekmek, çikolata, brownie, salatalık, domates, çilek ve muz olsun isterdim.”
“Kahvaltıya yetişemiyoruz bize kalmıyor. Yetişemiyoruz. Herkeste aç kalma korkusu var, ye- mek yetmiyor kendi imkanlarımızla doymaya çalışıyoruz.”
‘Ateşin başında kendimi ısıtıyorum’
“Çocuklardan özellikle 13 tanesi çadırların hem içerden hem dışardan açıldığını, alanda yeterli sayıda kolluk kuvveti olmadığını, hırsızlık vakaları duyup tedirgin olduklarını aktararak güvende hissetmediklerini ifade etmiştir” denilen raporda, çocukların bazıları şu ifadeleri kullandı: “Keşke çimlere bastığımda ayakkabım çamur olmasa, jiberin dışında basketbol sahası içerde olsaydı daha iyi olurdu. Keşke futbol sahası olsaydı.”
“Oyun oynuyorum. Oyun hamuru istedik vermediler. Kardeşimle ilgileniyorum.”
“Ateşin başında kendimi ısıtıyorum. Karton topluyorum arada, telefona bakıyorum. (Güvende hissediyor musun sorusu üzerine) Pek değil, annem olduğu için güvende hissediyorum.”
‘Çocuklarda ruh sağlığı profesyonellerince takip edilmelidir’
Barınma alanları içinde, çocukların ihtiyaçlarına uygun olarak erişebilecekleri oyun malzemesi ve oyuncakların yer alması gerektiği ifade edilen raporda, “Travmatik yaşantı veya sonrasında meydana gelebilecek deneyimler travma sonrası stres bozukluğuna sebep olabilmektedir. Çocuklardaki ruh hali değişimi düzenli olarak ruh sağlığı profesyonellerince takip edilmelidir. Bu bağlamda özellikle uzun süreli psiko-sosyal destek programlarının ihtiyaç bazlı olarak bütün çocuklar için planlanması gerekmektedir. Özellikle her çocuğun oyun, psiko-sosyal ve terapi gruplarına/çalış- malarına katılımı, büyük veya küçük gruplarda, ihtiyaca göre bireysel olarak teşvik sağlanmalıdır” denildi.
‘Eğitim hakkının karşılanabilmesi için fırsat eşitliğini koşulları oluşturulmalı’
Afet zamanlarında da çocukların eğitim haklarının karşılanabilmesi için fırsat eşitliğini sağlayacak koşulların oluşturulması gerektiği dile getirilen raporda, barınma alanlarının eğitim hakkını güvenceye alacak şekilde kurgulanması ve eğitim materyallerinin tüm çocukların erişimine uygun temininin yapılması istenildi.