Metin Dağ
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Kültür Sanat
  4. Maskelerin Ardındaki Gerçek

Maskelerin Ardındaki Gerçek

featured
Maskelerin Ardındaki Gerçek

Toplumun en tehlikeli yanılgılarından biri, sahnede, ekranda ya da perdede gördüğü kişiyi “gerçek” sanmasıdır. Oysa sanatçı olduğunu iddia edenlerin çoğu, sadece iyi bir rol icracısıdır. Alkışlar, ışıklar ve büyüleyici sözler ardında saklanan gerçek yüz, çoğu zaman bambaşkadır.

Rol ile Gerçek Arasındaki Çelişki

Bu kişiler kendilerini “halkın sesi”, “halkın sanatçısı” diye lanse eder; dil, kültür, ahlak, namus ve şeref gibi en yüce değerleri sahiplenmiş gibi görünürler. Konuştuklarında güvenilir, saygıdeğer ve derinlikli bir imaj sergilerler. Ama perde kapanıp ışıklar söndüğünde, sahnedeki o asil figür yok olur; yerini çıkarcı, bencil, adaletsiz ve çoğu zaman da namussuz bir kimlik alır. İşte asıl tehlike tam da buradadır: Çünkü halk, gerçeği görmeyip sahnedeki rolü hakikat sanır.

alk, gerçeği görmeyip sahnedeki rolü hakikat sanır.

Sanatçı kılığına giren bu kişiler aslında öyle biri olmak ister, fakat olamaz. Bu noktaya kadar belki anlaşılır. Ama mesele şudur: Eğer bu kişiler toplumsal güveni sömürerek “dürüst, onurlu sanatçı” imajını bir kalkana dönüştürüyor, bunun ardında halkı kandırıyor, emeğe ihanet ediyor, adaletsizlik yapıyor ve her türlü pisliği bu imajın arkasına saklıyorsa, o zaman mesele bir zafiyet olmaktan çıkıp ihanete dönüşür.

Sanatın Kutsal Sorumluluğu

Sanat, toplumun vicdanıdır. Halk, sanatçıdan hakikati dillendirmesini, adaletin ve erdemin yanında olmasını bekler. Ama gerçekte birçok sahne insanı, sanatın bu kutsal misyonunu değil; kendi çıkarını, menfaatini ve egosunu beslemeyi seçer. Oynadıkları rol, bir “sanat eseri” değil; halkı uyutmanın, manipüle etmenin, gerçeği gizlemenin aracıdır.

Unutmayalım: Manipülasyon, hiçbir insanın mesleği değildir. Hele hele “sanatçı” diye ortada dolaşanların asla! Çünkü bir toplumun dilini, kültürünü, edebiyatını temsil etme iddiasında olanın, o topluma ihanet etme lüksü yoktur. Halkın güvenini çalıp kendi çıkarına tahvil eden sahne figürleri, sadece kendilerini değil, temsil ettiklerini iddia ettikleri sanatı da kirletir.

Sanat, hakikati savunmayanın elinde zehire dönüşür.

Bu yüzden seyirciye, izleyiciye, halka büyük bir görev düşüyor: Alkışın büyüsüne kapılıp gerçeği unutmamak! Sahnedeki rolü, perdedeki karakteri, televizyondaki imajı hakikat sanmamak! Çünkü hakikat, ışıkların arkasında değil; perde kapandığında ortaya çıkar. İşte o perde arkasındaki yüzü görmek hem sanatın hem toplumun geleceği için en büyük sorumluluktur.

Sanat, hakikati savunmayanın elinde zehire dönüşür. Ve zehirlenmiş bir toplumun tedavisi, sadece ve sadece gerçeği gören gözlerle mümkündür.

Unutma:
Sanat, gerçeğin aynasıdır.
Sahtekârların maskesi değil!

Maskelerin Ardındaki Gerçek
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir