Türkiye 14 Mayıs 2023 tarihinde belki de “ülkenin geleceğini belirleyen” bir seçime gidecek. “Ülkenin geleceğini belirleyen” tespiti oldukça sorunlu. Cumhur İttifakı kalırsa/kazanırsa mevcut politikalarını daha da derinleştirerek sürdürecektir. Bu da sorunların katlanarak büyüyeceği ve ülkenin ekonomik ve politik kaosa sürükleneceği anlamına gelir.
Millet ittifakının hazırlanan ve 6 partinin onayladığı iki bin beş yüz sayfalık program belli derece yeniliklere açık… Ancak tanıtım, kararlı politika oldukça sorunlu; politik iskeletten kaynaklı ana sorunlara yaklaşımda korkak, çekimser, kaygılı…
Halihazırda yapılan siyaset programlar ve projeler üzerinden yürütülmüyor. Daha çok oy hesapları yapılarak ‘mavi boncuk’ dağıtılıyor ve “kim olursan ol gel, yeter ki biraz oy getir” deniyor. En azından Cumhur İttifakı yönünden bu böyle. Cumhur İttifakı giderek sağ, marjinal bir çerçeveye kapanırken yanına HÜDA-PAR’ı ve DSP’yi almasıyla bütün vizyonu girift hale getirdi. Aslında “abese iştigal” bir durum değil; HÜDA-PAR zaten oradaydı, sadece görünür kılındı; ama Ecevit’in genel başkanlığını yaptığı DSP’nin Cumhur İttifakına dahil olması beklenen bir şey değildi.
Burada esas olan Millet İttifakının nasıl bir program ve siyaset tarzı izleyeceği. 6 Partinin bir araya gelip Millet İttifakını kurmaları oldukça uzun zaman aldı ve bunun halkta bir güvensizliğe yol açtı. Çok başlılık, karmaşa önemli sorunlardan biri; Altılı Masa yetmiyormuş gibi, iki belediye başkanını da gruba dahil ettiler. Bunun halkta bir ekip birlikteliği mi yoksa lidersizlik olarak mı algılanacağı tartışmalı.
Detayları görüp asıl resmi görmemek, gösterememek
Görülen o ki, Millet İttifakının en önemli sorunu günübirlik sorunlar etrafında sürekli değişen ve sonuçlanmadan bir başkasına geçen siyaset tarzıdır. Ekonomiden, dış politikaya, insan haklarından, azınlıklara, AB entegrasyonundan, kadın haklarına, yolsuzluk, rüşvet ve liyakatsizlikten, adalet sorununa kadar birçok konuda siyaset üretmesi gerekirken çoğu zaman hükümet içinde yer alan bir bürokratla veya bir kurumla uğraşıp durmak akıl karı değil.
Örneğin depremle mücadele bir sistem sorunudur. Bundan da mevcut hükümet ve devlet sorumludur. Ortaya çıkan sorunlar hiç kimse için sürpriz olmazken Kızılay’la veya AFAD’la uğraşmak sorunun kaynağını ikinci plana atmak, “günah keçileriyle” uğraşmaktır. Sonra bunlar kenara alınırlar bir başka kurumda daha üst bir düzeyde çabalarının bedeli olarak ödüllendirilirler. Sorun da çözülmüş gibi gözükür.
Siyaseti geçmişe kilitlemeden geleceği göstermek en önemli hamle olacaktır
Millet İttifakı madem sistemi değiştirmeye; ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel yenilikler yapaya aday; demokratik, adil, hukukun ve adaletin üstünlüğüne dayanan bir devlet yapısı oluşturmak istiyorsa, öncelik ve siyaset söylemi de bunun üzerine gelişmelidir. Bu da kararlılık ve cesaret ister. Ülkede kalıcı barışın sağlanması, toplumsal refah, dayanışma, özgürlük, demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, pazar ekonomisi ve girişim özgürlüğü gibi konularla ülkenin yeniden bütünleşme hareketini başlatılmalı ki, bu da Millet İttifakının siyaset yapma araçlarınızı oluşturur. Ancak ortada gözüken plansızlık ve günübirlik etkisiz politikalardır.
İnce’nin ‘ince’sizliği; Siyasetin Ahlaksızlığı!
Bu seçimler birçok cephede -ittifaklar içinde- çeşitli ahlaki/etik olmayan -alışık olduğumuz üzere- davranışlara, çıkışlara sahne oldu ancak en uç noktasında Memleket Partisi’nin başkanı Muharrem İnce yer aldı. Muharrem İnce daha önce CHP tarafından Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterilmiş ve birçok parti tarafından desteklenmiş, çeşitli kez CHP genel başkanlığına oynamış ama her seferinde kaybetmiş biri. Birçok değerlendirmesinde “Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı asla aday olmayacağını” vurgulamasına rağmen, Kemal Kılıçdaroğlu şahsında Millet İttifakı’na ağır darbe vurmaya ve mevcut iktidarın değirmenine su taşımaya hazır ve amade.
Onun bu duruşuna karşı tepkiler yetersiz kalıyor. Seçim ikinci tura kalırsa İnce’nin Kemal Kılıçdaroğlu lehine çekileceği varsayılıyor. Ancak İnce, açıktan açığa zaten mevcut Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan için çalışıyor. Neredeyse alacağı bütün oyları Millet İttifakından alacak… Bu da cumhurbaşkanlığı seçimin ikinci tura bırakma riski barındırıyor.
Kararlı Siyaset
Karalı ve tutarlı siyaset ülke içinde ve dışında özgürlük, demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü ve değerlerini esas alan bir politika izlemek; her türlü ayrımcılıkla mücadele etmek, özellikle kadın-erkek eşitliğini sağlamak için çaba göstermekle olur.
Kararlı Güçlü siyaset, adalet, eğitim, gelir dağılımındaki eşitsizlik, enflasyon ve hayat pahalılığı, işsizlik, rüşvet ve yolsuzluk, laikliğin korunması gibi sorunlarla mücadele etmekle olur.
Kararlı Siyaset ülke dışında güçlü ve etkili bir dış politika aktörü olmak; komşularla barışmak ve ekonomik, kültürel iş birliklerini artırmakla olur.
İklim değişikliğine karşı cesaretli kararlar almak ve çevreyi koruyan sürdürebilir ekonomik yapıyı esas almakla olur.