Modern savaş teknolojileri, geleneksel çatışmaların çok ötesine geçti. İsrail’in son dönemde Hizbullah’a yönelik saldırılarında ortaya çıkan durum bu yeni dönemin habercisi. Özellikle, birçok elektronik cihazın aynı anda patlatılmasıyla binlerce insanın yaralanması, savaşın artık sadece klasik silahlarla değil, teknolojiyle de yürütüldüğünü, yürütüleceğini gösteriyor.
Aslında İsrail bunu, Hamas lideri İsmail Haniye 31 Temmuz’da Tahran’da kaldığı konutta öldürmesiyle başlatmıştı. Haniye’nin sabaha karşı saat 02.00’de konutunda bir patlayıcı veya füze ile öldürülmüştü. İran Devrim Muhafızları kaynakları Haniye’nin hava saldırısıyla öldürüldüğünü söylüyordu. Ancak İsrail’in binlerce kilometre uzaktan Rus S-300 füzeleriyle takviye edilmiş hava savunma sistemini nasıl aştıklarına ilişkin henüz mantıklı bir yanıt yok. Ama muhtemelen Haniye de kullandığı herhangi bir teknolojik cihaz, bir beyaz eşya veya bağlantısı olan herhangi bir elektronik nesle ile öldürülmüş olabilir.
Artık Hiç Kimse Güvende Değil!
Bu saldırı biçimleri siber savaşın ötesine geçerek elektronik cihazları birer ölümcül silaha dönüştürebiliyor. İsrail’in Hizbullah’a karşı yürüttüğü bu operasyon, öyle anlaşılıyor ki, önceden kurgulanmış, denenmiş ve uzun süre titizlikle planlanmış bir saldırı. Elektronik cihazlar, bilgi akışı sağlamak, komuta ve kontrol mekanizmalarını desteklemek için kullanılırdı. Ama bu cihazlar artık doğrudan birer silah!
Hizbullah’ın savaş kabiliyetini zayıflatmak amacıyla yapılan bu saldırılar, yalnızca örgütün koordinasyon ağını bozmakla kalmıyor aynı zamanda binlercesini yaralayarak veya öldürerek savaş dışı bırakıyor. Üstelik çok geniş bir alanda ve patlama kapasitesini sınırlayarak…
Artık sıradan bir çağrı cihazı veya telefon, sadece bir iletişim aracı değil; uzaktan kontrol edilerek insan hayatını tehdit eden bir bombaya dönüşebilir.
Kısacası, elektronik cihazların toplu olarak patlatılması, siber ve elektronik savaşın geleneksel askeri operasyonların ötesine geçtiğini ve doğrudan insan hayatını hedef aldığını gösteriyor. Bu, klasik çatışmalardan ziyade, teknolojinin ölümcül bir silah olarak kullanıldığı yeni bir savaş biçiminin yükselişi olarak değerlendirilmelidir.
Klasik Silahların Bir Önemi Yok!
Bilim, teknik ve teknolojiye sahip olan ülkelerin elinde artık yeni silahlar mevcut. Öyle milyonlarca asker, polis, tank, top, uçak, SHA gibi silahlara sahip olmak çok da avantajlı bir durum değil. Bilime ve teknolojiye sahip olmak önemli. Çünkü bu silahlar da kendi kendini vurabilir, kendi etrafındakileri imha edebilir. Bu silahları üretenler, satanlar ve onların kontrolünü elinde tutanlar bir düğmeye basmakla binlerce insanı öldürebilir veya sakat bırakabilir.
Bu nedenle Ortadoğu gibi az gelişmiş bölgeler veya ülkelerdeki durum hiç de iç açıcı değil. Öyle kahramanlık hikayeleri, söylemleri geride kaldı: Kahramanlık çağı bitti!
Ortadoğu’da Hizbullah gibi örgütlerin, bu tarz elektronik saldırılara karşı ne kadar savunmasız olduğu ortaya çıktı. Bu olayla İsrail’in bu stratejiyle bölgedeki askeri gücünü nasıl pekiştirdiği ortada. Sadece askeri üsler veya silah depoları değil, cep telefonları, çağrı cihazları ve diğer iletişim araçları dahi bir savaş unsuru haline gelmiş durumda. İsrail’in bu yeni taktikleri, gelecekte daha da yaygınlaşacak bir tehdit türünün habercisi olabilir.
Bu yeni tehdit, geleneksel savunma mekanizmalarının yetersiz kalacağı bir dünyayı işaret ediyor. Artık savaş sadece silahlar ve tanklarla değil, bir cep telefonu veya tabletle de yürütülebilir hale geldi. Dolayısıyla, bu tarz saldırılara karşı geliştirilecek savunma mekanizmaları, gelecekteki savaşların kaderini belirleyecek. Bilime, tekniğe, teknolojiye hakim olanlar kazanacak, diğerleri kaybedecek…
Geleceğin Savaşı: Dijital Güvenlik ve Elektronik Tehditler
Bu yaşananlar, dijital ve elektronik unsurların doğrudan savaşın merkezine yerleştiğini gösteriyor. Teknolojik cihazlar üzerinden yürütülen bu saldırılar, gelecekte benzer saldırıların daha yaygın hale gelebileceğini düşündürüyor. Özellikle savaş bölgelerinde kullanılan her türlü elektronik cihaz, potansiyel bir tehdit unsuru.
Elektronik savaşın bu denli insan kaybına yol açması, gelecekte askeri stratejilerde ciddi bir değişim yaşanacaktır. Bu siber güvenlik ile elektronik cihazların korunmasının hayati önem taşıyacağını ortaya koyuyor. Yeni savaş biçiminde, devletler ve örgütler yalnızca askerî güçlerini değil, siber güvenlik kapasitelerini de güçlendirmek zorunda kalacaklar.
Sonuç: Savaş Her Yerde
Artık hiç kimse güvende değil! Bu yeni dönemin en çarpıcı gerçeğini özetliyor. Elektronik cihazlar üzerinden yapılan bu saldırılar, sivil ya da asker fark etmeksizin herkesi bir hedef haline getiriyor. Teknolojinin bu şekilde kullanılması, günlük hayatımızda güvende hissettiğimiz pek çok alanı tehdit eder hale getirdi. Bu gelişmeler, savaşın sadece cephelerde değil, evlerimizde, sokaklarımızda ve ceplerimizde bile yaşanabileceğini gösteriyor.
Ahmet Arif ne de güzel söylemiş;
“Ejderha olsan kâr etmez.
Ne kavgada ustalığın,
Ne de çatal yürek civan oluşun…”