Paulikianerlerden Mzln-er’e: Ermeni Kilisesinde Dinsel Sapkınlık Retoriği ve Tarihsel Şiddet Pratikleri
Giriş
Ermeni Kilisesi, tarih boyunca birçok dini hareketle karşılaştı. Bunlardan biri de Paulikianerlerdi. Kilise kaynaklarında “Mzln-er” (Pislikler) olarak anılan bu topluluk, genellikle aşağılayıcı bir dille tanımlandı. Onlara yönelik baskı, özellikle 447 yılında toplanan Şahapivan Sinodu’nun kararlarında açıkça görülür.
Sinod kanunları, Paulikianerleri hem toplumsal hem de dini olarak denetim altına alma amacı taşır. Bu kapsamda çocukların zorla kiliseye alınarak eğitilmesi kararlaştırılır.
Bu yazı, Karapet Kitabı ve sinodal belgeler ışığında Paulikianerlerin tarihsel kimliğini ve Ermeni Kilisesi’nin bu gruba yaklaşımını inceler. Ayrıca bu uygulamaların 20. yüzyıldaki yansımalarını da tartışır.
Paulikianerlerin Tarihsel Arka Planı
Paulikianer hareketi, 7. yüzyılda Sophene (Dersim) bölgesinde ortaya çıktı. Hristiyanlığın temel dogmalarını reddeden bu topluluk, özellikle ikonalar ve kilise otoritesine karşı çıkıyordu.
Ermeni Kilisesi, bu inancı kısa sürede sapkınlık olarak niteledi. Paulikianerler hem dışlandı hem de takibata uğradı. Bu hareketin izleri, Ermeni ve Bizans kaynaklarında açık biçimde yer alır.
Şahapivan Sinodu: Dinsel Sapkınlığın Kanunlaştırılması
447 tarihli Şahapivan Sinodu, Paulikianerlerle ilgili son derece sert hükümler getirdi.
Sinodun 14., 19. ve 20. kanunları, bu grubun toplumsal yaşamdan dışlanmasını ve fiziksel olarak cezalandırılmasını öngörür.
19. kanun, Paulikianerlerin din adamı kıyafetiyle görünmelerini yasaklar. Bu yasağı çiğneyenler ağır şekilde cezalandırılır. Ayrıca, çocuklarının zorla kiliseye alınarak “doğru iman”la eğitilmesi emredilir.
Bu uygulamalar, düşünsel gelişimi kilise denetimi altına alma ve sapkın öğretilerin yayılmasını önleme amacına hizmet eder.
“Mzln-er” Terimi ve Teolojik Aşağılama
Karapet Kitabı, Ermeni Kilisesi’nin Paulikianerlere bakışını en iyi yansıtan metinlerden biridir. Kitap, bu topluluğu “Mzln-er (Pislikler)” olarak adlandırır. Onları yalnızca yanlış inanç sahibi değil, aynı zamanda tehlikeli bireyler olarak tanımlar.
Bu söylem, topluluk üzerindeki baskıyı meşrulaştırır. Kilise, Paulikianerlerin çocuklarını zorla alıp eğitmeyi; yetişkinlerini ise cezalandırmayı bir dini görev olarak sunar. Böylece teolojik dışlama, kurumsal şiddete dönüşür.
Dersim Örneği: Tarihsel Süreklilik mi?
20. yüzyılın ilk yarısında Dersim, dini ve etnik farklılıkların “güvenlik sorunu” olarak görüldüğü bir coğrafyaydı. Alevi Kürt toplulukları hem Osmanlı döneminde hem de Cumhuriyet’in erken yıllarında ötekileştirildi.
Nuri Dersimi, Hatıratım adlı eserinde bazı Dersimlilerin tarihsel olarak Hristiyanlıkla temasta olduklarını ancak Ermeni Kilisesi tarafından da dışlandıklarını anlatır. Bu “arada kalmış” topluluklar hem Osmanlı hem de Ermeni dini otoriteleri tarafından çifte dışlanmaya maruz kaldı.
Seyit Rıza’nın tanıklıkları, bu tarihsel belleğin bölgedeki önderlerce nasıl canlı tutulduğunu gösterir. Onun anlatılarında, dini dışlama ile etnik şiddetin iç içe geçtiği görülür.
Paulikianerlere yöneltilen dışlama, aşağılama ve cezalandırma politikaları; yüzyıllar sonra Dersim’de başka bir topluluğa yöneldi. Bu durum, dinsel sapkınlık suçlamalarının tarih boyunca benzer biçimlerde işlevselleştiğini gösterir.
Genel Değerlendirme ve Sonuç
Ermeni Kilisesi’nin 5. yüzyıldan itibaren geliştirdiği Paulikianer karşıtı söylem, yalnızca teolojik bir ayrım değildi. Bu söylem, sosyal mühendisliğin erken bir biçimi olarak karşımıza çıkar.
Şahapivan Sinodu’nun kanunları, inanç özgürlüğünü ortadan kaldırır; cezalandırmayı ve çocukların ailelerinden koparılmasını meşrulaştırır. Böylece, “sapkın” olarak kodlanan grupların fiziksel olarak da bastırılması sağlanır.
Ozniensis’in metinlerinde yer alan “Schamloser Mzln-er” (Edepsiz Pislikler) ifadesi, bu dışlamanın ahlaki ve kültürel bir saldırıya dönüştüğünü kanıtlar.
- Yüzyılda bile bu tarihsel belleğin etkileri sürer. Nuri Dersimi ve Seyit Rıza’nın anlatıları, dinsel dışlamanın etnik temelli şiddetle birleştiğini ve belirli toplulukların hâlâ “tehlikeli unsur” olarak kodlandığını ortaya koyar.
Bu nedenle, tarih boyunca “dinsel sapkınlık” olarak başlayan dışlama biçimlerinin, zamanla kimlik imhasına dönüşmesi, yalnızca geçmişin değil bugünün de aynasıdır.
Not: Bu makalede geçen “Mzln-er” (“Pislikler”) ifadesi, Ermeni kilise literatüründe fiziksel bir nitelendirme değil, ahlaki ve dinsel yozlaşmayı vurgulayan aşağılayıcı bir mecaz olarak kullanılmıştır (Abel, 1874; Aucher, 1817).
Kaynakça
- Dersimi, N. (2014). Hatıratım. Dam Yayınları, İstanbul.
- Tschamtschian, M. (1831). Geschichte Armeniens. Venedik.
- Abel, Erzbischof. (1874). Geschichte der Synoden der Armenischen Kirche. Valarschapat.
- Aucher, P. (1817). Dictionnaire Arménien-Français. Venedik.
- Peterm. 34. Manuskript. Königliche Bibliothek zu Berlin.
- Van Bruinessen, M. (1994). “Genocide in Kurdistan?” In: G. Andreopoulos (Ed.), Conceptual and Historical Dimensions of Genocide.
- Seyit Rıza, aktaran Nuri Dersimi. (2014). Hatıratım.