Türkiye, günlerdir 1 Mart’ta işlenen bir cinayeti ve bu cinayette sorumluluğu olanların kaçış yolculuğunu konuşuyor. Bakın kaza demiyorum, cinayet diyorum çünkü; göz yumula yumula ölen masum bir insan ve güle oynaya ülkeyi terk eden bir anne oğul var. Bir de hiç sorgulanmayan bir baba…
Olayı kısaca hatırlayalım.
Henüz 16 yaşında olan Timur Cihantimur, 1 Mart akşamı yazar annesi Eylem Tok’a ait olan lüks otomobille Kemerburgaz’da yol kenarına park eden 3 ATV aracına çarpmış ve 5 kişiyi ezmişti. Kazada, 29 yaşındaki Oğuz Murat Acı hayatını kaybetmişti.
Kısa bir süre sonra olay yerine gelen Eylem Tok ise yaralılara yardım etmek yerine oğlunu olay yerinden kaçırırken, yaralananların cep telefonlarını da almıştı. Aynı gece, eski eşi Bülent Cihantimur, Eylem Tok ve Timur Cihantimur’un Mısır’a kaçışını organize etmiş, Cihantimur’un kurumsal iletişim danışmanı Ayşe Ceren Satoğlu ve şoförü de anne oğulu havalimanına götürmüşlerdi.
Biz bütün bu yaşananları 4 Mart tarihinde öğrenirken, Eylem Tok ve ABD vatandaşı oğlu Timur Cihantimur, çoktan Mısır’dan ABD’ye geçmişti bile.
Medya ve kamuoyu olayın peşini bırakmayınca Adalet Bakanlığı harekete geçti ve ABD’ye gönderilmek üzere iade talepnamesi hazırlandı.
Bu sırada olaya ilişkin yeni detaylar ve o gece orada bulunanların ifadeleri de basına yansımaya başladı.
Mesela Timur Cihantimur’un o bölgede yalnız olmadığı, iki araçta toplamda 10 çocuğun olduğu ve hepsinin de yaşının 18’den küçük olduğu belirlendi. Ancak çocuklardan 8’inin ifadesi alınırken, içlerinden birinin ifadesinin alınmaması ve kimliğinin gizli tutulması en dikkat çeken detaylardan biriydi.
Yine yaralılardan bazılarının cep telefonlarının Eylem Tok tarafından alınmış olması ve tutuklanan Ayşe Ceren Satoğlu’nun ifadesi üzerinde dikkatle durulması gereken meselelerdi.
Çünkü Satoğlu, emniyet ifadesinde Tok ve oğlunun kaçış planı yapılırken orada eski eş Bülent Cihantimur’un da olduğunu söylüyor.
İfadeden aktaralım:
“Ben T. ile eve girdim. T.’ye, ‘Ne oldu? Ne yaşadınız?’ diye sordum ama cevap vermedi. Yalnız kalmak istediğini söyleyerek odasına çıktı. Bir süre sonra Bülent Cihantimur, Eylem Tok ve şoförleri eve geldi. Benim dışarıda beklememi istediler.”
Satoğlu, devamında Eylem Tok ve oğlunu havalimanına nasıl götürdüklerini anlatıyor.
Tam da bu noktada çok önemli bir soru devreye giriyor.
İnsanlar yaralı halde can çekişirken, kaçış planını ayan beyan organize ettiği, önemli bir parasal güce de sahip olan Bülent Cihantimur’un neden şimdiye kadar ifadesi alınmadı?
Ayşe Ceren Satoğlu, kaçışı planlamaktan gözaltına alınıp tutuklanırken, asıl planlayıcı Bülent Cihantimur’a neden dokunulmuyor?
Günlerdir bu soruları hem YouTube yayınımda hem de X hesabımda sorup duruyorum.
Bu sorular ısrarla sorulmaya devam edilince bilin bakalım ne oldu?
Gazetecileri yaptıkları haberler nedeniyle sabah baskınıyla evinden gözaltına alan adalet sistemimiz, Bülent Cihantimur’a ifade vermesi için davet yolladı!
Savcımız ifadeye davet ediyor yani…
Olayın üzerinden günler geçmesine rağmen, Cihantimur hakkındaki yurtdışı çıkış yasağı kararı da önceki gün verilmişti.
Şimdi bu olaya hala ‘kaza’ diyenler ve Bülent Cihantimur’un tutuklanmamasının gerekçesi olarak TCK 283’ü (Suçluyu Kayırma Suçu – (3) Bu suçun üstsoy, altsoy, eş, kardeş veya diğer suç ortağı tarafından işlenmesi halinde, cezaya hükmolunmaz) öne sürenler olabilir.
O halde vicdanınıza şu soruyu yöneltin, eğer yerindeyse size doğru yanıtı verecektir.
Eylem Tok ve eski eş Bülent Cihantimur, suç işleyen oğulları Timur Cihantimur’u kaçırmakla uğraşmak yerine, kazada ağır yaralanan ve 8 cm’lik yarasından sürekli kan kaybeden ve ön otopsi raporuna ölüm nedeni ‘şiddetli kan kaybı’ olarak geçen Oğuz Murat Acı’ya yardım etmiş olasalardı neyi konuşuyor olurduk?
Yani ortada suçluyu kayırmaktan öte, organize bir ölüme sebebiyet verme suçu var.
İşte bu yüzden bu bir kaza değil, cinayettir.
Olayın peşi de bırakılmamalıdır.
