Giriş
Subartu terimi, Hugo Winckler tarafından gündeme getirilmiş ve Mezopotamya’daki tarihsel-kültürel araştırmalarda dikkat çekmiştir. O dönemde Hitit çivi yazıları henüz çözülemediği için, Subartu halkının Hititlerle aynı olduğu varsayılmış; bu da Anadolu, Suriye ve Mezopotamya kültür kalıntılarının yanlış şekilde Hititlere atfedilmesine yol açmıştır. Günümüzde Hititlerin Mezopotamya ve Asur’da yerleşik bir nüfus oluşturmadığı bilinmesine rağmen, “Hitit Kültürü” kavramı hâlen yaygındır.
Bu bağlamda, Babillilerin kullandığı Subarice terimi, kısa ve arkaya doğru dik kafatası yapısına sahip insanların yaşadığı bölgeyi ifade eder. Subartu, kendi dili ve kültürüyle öne çıkmıştır.
Subari Kelimesinin Kökeni
Subari kelimesi iki kökten oluşmaktadır: -ar ve -sub.
- -ar: “Vermek” ya da tanrısal bağlamlarla ilişkili anlamlar taşır.
- -sub: Subartu ile ilişkili bir köktür.
Bu durumda Subari, “Subartu’nun dili” veya “Subartu’nun dili verdi” anlamına gelebilir.
Subarice – Kürtçe – Avrupa Dilleri Paralellikleri
- hil kökü: Subarice ve Kürtçe’de emir kipi; Almanca’da V2 kuralıyla benzerlik gösterir.
- -ja eki: Küçültme/türetme eki; Kürtçe’de benzer işlev görür.
- -ni eki: Ungnad’a göre Almanca’daki türetme/nitelik ekiyle paraleldir.
- Önek ve sonekler: Subarice ve Kürtçe’de yeni fiil ve isim türetme; Almanca’da önek/son eklerle benzerlik taşır.
- Fiil sırası: Subarice ve Kürtçe’de fiil genellikle başta veya ikinci sırada; Almanca’daki V2 kuralıyla örtüşür.
- Köklerin üretim biçimi: Subari (-ar + -sub), Armeni (-ar kökü), Hint-Ari (ar kökü üzerinden türeme olasılığı). Ayrıca Sümer, Babil ve Akadlarda “gökyüzüne yakın, yüksek dağlarla çevrili bölge” anlamındadır.
Subartu’nun Sümerlerden Önceki Varlığı
A. Ungnad’a göre Subartu ırkı, Sümerlerden önce Mezopotamya’da yaşamıştır. Bu çıkarım, kazılarda bulunan kısa ve arkaya dik kafatası bulgularına dayanır. Ayrıca, Sümerlerin geldikleri Aral Denizi kıyılarında Sümerce izlere rastlanmamıştır. Bu da Subartu’nun bölgedeki yerleşik varlığını destekler.
Hint-Ari, Medler ve Mittaniler Hipotezi
Subarice’deki -ar kökü “vermek” anlamına gelir ve tanrısal bağlamla ilişkilidir. Buradan hareketle, Hint-Ari kavramının Mezopotamya kökenli olabileceği ve göç yoluyla Hindistan’a taşınmış olabileceği öne sürülür.
- Armeni kelimesi: Med komutanı Armen ve özerk bölgesi (günümüz Ermenistan’ı) ile ilişkilidir. -ar kökü ile türetilmiş olabilir.
- Mittaniler: Subartucadan gelen Hurriceyi konuşmuşlardır. Urartuca ve Ugaritçe de Hurri kökenlidir.
- I. Darius yazıtları: Armen halkını Perslerin bir kavmi olarak gösterir; günümüz Ermenileri veya Friglerle doğrudan bağlantısı bulunmamaktadır.
Sah/Sahu Halkı ve Delitzsch’in Görüşleri
F. Delitzsch, Subartu ile “Sah” sembolünü aynı halkla ilişkilendirir. Sah/Sahu halkı, İncil öncesi kutsal halklar olarak tanımlanır. Delitzsch bu halkın adını “Sahe/Sahu” olarak belirlerken, A. Ungnad ise “Subartu” ismi üzerinde ısrarcıdır.
Waldemar Belck ve Lehman Haupt, Sah/Sahe coğrafyasının bugünkü Dersim olduğunu savunur. Bu durumda, Sahe ve Subartu’nun aynı halk olduğu güçlü bir ihtimaldir. Hatta bu görüşe göre Sahe coğrafyası, Subartu’nun çıkış noktası ve merkezi, dolayısıyla devletin başkenti sayılabilir.
A. Ungnad, Subartu adlı eserinde, bu bölgenin Halep’in yaklaşık 300 km kuzeybatısında yer aldığını belirtir. Böylece “Sahe”nin Dersim’in en eski adı olduğu ve Subartu halkının merkezi konumunu üstlendiği anlaşılmaktadır.
Tartışma: Subartu’nun Etki Alanı
A. Ungnad’ın 1936 tarihli tezine göre, Karadeniz’den Mısır’a; Yunan sınırından İran merkezine kadar uzanan tüm medeniyetler Subartular tarafından kurulmuştur.
Umman’daki yazıtlarda Elam ve Gutiler de bu uygarlığın parçası olarak geçmektedir. Bu da Subartu’nun Mezopotamya’yı aşarak geniş bir coğrafyada etkili olduğunu gösterir.
E. Oppenheim’in 1920’de Tell Halaf ve El-Beda’da yaptığı kazılarda elde edilen bulgular, Subartu’nun Mezopotamya kültürünün gerçek sahibi olabileceğini düşündürmektedir. Ayrıca Yunan ve Ermeni kültürlerinin kökeninde de Subartu etkisi olduğu ileri sürülür. Tessup heykeli ve kültünden esinlenilerek Zeus kültünün oluşturulduğu iddiası bu bağlamda önemlidir (Oppenheim ve Lehman Haupt).
Tell Halaf ve El-Beda bölgeleri bugünkü Batı Kürdistan sınırları içinde yer almaktadır.
Ungnad ayrıca, Subartu’nun Hurri dönemiyle birlikte Filistin üzerinden Nil Nehri’nin sağ yakasına kadar etkili olduğunu belirtmektedir. İsrail’de bulunan yazıtlar ve İncil’de geçen “Horritter” kavminin de Subartu halkı ile ilişkili olduğu ileri sürülür.
A. Ungnad ayrıca, Sümerlerden önce Mezopotamya’da yaşayan Subartu halkının, büyük olasılıkla buradan bugünkü Belucistan’a göç eden ve Subartu kökenli bir kavim olan Belucilerle bağlantılı olabileceğini ileri sürmüştür. Bu hipotez, Subartu’nun yalnızca Mezopotamya’da değil, Güney Asya’ya uzanan kültürel ve etnik bağlarının da olabileceğini göstermektedir.
Sonuç
Subarice, Kürtçe ve Avrupa dilleri arasındaki morfoloji, sözcük ve sentaks benzerlikleri; Subartu’nun tarihsel ve kültürel etkisinin genişliğini ortaya koymaktadır. Mevcut bulgular, Subartu’nun Mezopotamya merkezli bir uygarlık olarak Batı ve Orta Asya kültürleriyle bağlantılı olduğunu düşündürmektedir.
Bununla birlikte, burada sunulan bütün görüşler arkeolojik bulgulara ve dilsel benzerliklere dayanan bir hipotez niteliğindedir. Bu nedenle Subartu’nun tarihsel konumu ve etkileri kesinlikten ziyade tartışmaya açıktır.
Kaynakça
- A. Ungnad, Die ältesten Völkerwanderungen Vorderasiens, Kulturfragen, Heft 1, Breslau, 1923, ss. 5–20.
- A. Ungnad, Subartu. Berlin und Leipzig: Walter de Gruyter & Co., 1936.
- Hugo Winckler, “Suri,” Orientalische Literaturzeitung, 1907, ss. 281–401.
- F. Delitzsch, Wo lag die Paradies, Leipzig: J.C. Hinrichs Buchhandlung, 1881.
- W. Belck, „Zur Geographie Armeniens I, Tzoph,“ Beiträge zur alten Geographie und Geschichte Vorderasiens I, Verlag E. Pfeiffer, 1901.
- Lehman-Haupt, F. Frederich Carl, Armenien einst und jetzt: Reisen und Forschungen, Berlin: B. Behrs Verlag, 1910.