Özet
Bu makale, Dersim’in dinî-sosyolojik yapısının tarihsel süreç içindeki dönüşümünü ele almakta ve Aleviliğin kökenlerine ilişkin yaygın iddiaları eleştirel biçimde değerlendirmektedir. Çalışmada, Subartu ve Hurri-Hitit dönemlerinden başlayarak Hristiyanlık ve İslam etkilerine kadar uzanan bir tarihsel süreklilik vurgulanmaktadır. Ayrıca, Safevî Kızılbaşlığının Dersim Aleviliği ile özdeşleştirilmesinin tarihsel ve sosyolojik bakımdan mümkün olmadığı gösterilmektedir.
1. Kadim Kökler: Subartu, Hurri-Hitit ve Kutsal Dağlar
Dersim’in tarihsel süreci, Mezopotamya’nın kadim kültürleriyle başlar. Subartu halkı, M.Ö. 4000’lere kadar uzanan bir geçmişe sahip olup çoktanrılı bir inanç sistemi geliştirmiştir. Tessup ve Kumarbi gibi tanrıların efsaneleri, Dersim bölgesinin dinî ve sosyolojik yapısına ışık tutmaktadır.
Hurri-Hitit dönemlerinde kutsal dağlar, ritüel ve dinî törenler için merkezi bir rol oynamıştır. Völker Haas’ın Alte Orientalische Religionen çalışmasında, bir kralın kutsal dağın etrafına 12 kademeli bir sunak inşa ettirdiği kayıtlıdır. Bazı araştırmacılar bu dağın bugünkü Duzgi Bawa olabileceğini düşünmektedir; ancak kaynaklarda dağın adı belirtilmediği için bu ihtiyatla ele alınmalıdır.

Bu kadim mirasın izleri, günümüz Dersim ritüellerinde (Duzgi Bawa ve Munzur Bawa ziyaretleri, ateş yakma, niyaz dağıtma, mezarlarda mum yakma vb.) hâlâ gözlemlenmektedir.
2. Hristiyanlık Etkisi ve Direniş
Paulikian hareketlerinin etkisiyle, bölge halkı Hristiyanlık baskılarına rağmen kendi inanç sistemini korumuştur. Hristiyanlığın insancıl ve özgürlükçü unsurları Dersim Aleviliği’ne nüfuz etmiş, fakat yerel ritüeller özünü kaybetmemiştir. Bu dönem, sonraki İslami etkileşimlere güçlü bir zemin hazırlamıştır.
3. Osmanlı, Safevîler ve Kızılbaşlık
Safevîler döneminde ortaya çıkan Kızılbaşlık, Osmanlı’nın demografik mühendislik politikaları sonucunda Dersim’e taşınmıştır. Yavuz Sultan Selim döneminde Azerbaycan’daki Karakoyunlu ve Akkoyunlu Türkmenlerinden on binlerce Kızılbaş zorla Dersim’e yerleştirilmiştir.
Safevî Kızılbaşları, kendi merkezlerinde Şiî ritüellerle ibadet ederken Dersim’e geldiklerinde yerel Hakikatçi-Alevi inancıyla karşılaştılar. Bu karşılaşma sonucunda cami merkezli ibadetler terk edildi; Kızılbaşlık, Dersim Aleviliğinin pratiklerini benimsedi.
Kaldı ki, Dersim’in eşitlikçi, cemaat merkezli felsefesi ile Safevîlerin otoriter, hiyerarşik ve çoğu zaman acımasız devlet düzeni arasında taban tabana zıtlık vardı. Bu nedenle, Safevî Kızılbaşlığının Dersim Aleviliği ile özdeşleştirilmesi tarihsel ve sosyolojik olarak mümkün değildir.
4. Aleviliğin Kökeni Üzerine Tartışmalar
Bazı iddialara göre Alevilik, İran’dan gelen Türk ulema tarafından Dersim’de oluşturulmuştur. Ancak bu iddia tarihsel belgelerle çelişmektedir. Kureş ve taraftarlarının 1221’de Dersim’e girişinden söz edilse de, o dönemde ne İran’da ne de Dersim’de “Alevilik” adlı bir inanç vardı.
Üstelik Dersim’in dinî-sosyolojik bilinci, çevresindeki yapılardan ilerideydi; geri durumda olan dış unsurların bu topluma Aleviliği kabul ettirmesi mümkün değildir. Bu iddia, politik bir kurgu olarak görülmelidir.
Horasan’daki halkın o dönemde Şiî olduğu bilinmektedir. Timur’un 1400’lerin başında Dersim çevresinden aldığı bazı esirleri Safevî hükümdarı Hodga Ali’ye hediye etmesi, Dersimli Alevilerin daha sonra Horasan’a yerleşmiş olabileceğini gösterir. Ancak bu, Aleviliğin kökenini açıklamaz; çünkü Safevîler o dönemde henüz Sünnî idi.
Dolayısıyla, Mevlânâ, Hacı Bektaş veya Ahmed Yesevî gibi şahsiyetlerin Sünnî tarikatlarda eğitim aldığı ne kadar olasıysa, Kureş’in de böyle bir Sünnî bağlamda yetişmiş olması muhtemeldir.
5. Roman Oberhummer’in Notu
Avusturyalı seyyah Roman Oberhummer, 1890’larda yayımladığı Durch Syrien und Kleinasien adlı eserinde Dersim nüfusuna dair bir kayıt vermektedir:
“400.000 Kurden und 15.000 Türken”
Oberhummer ayrıca, bu Türkmenlerin Yavuz döneminde bölgeye getirildiğini “duyduğunu” aktarır; fakat bunun ispat edilemediğini özellikle vurgular. Bu nedenle, bu tür seyahatname kayıtları halk anlatısı ve dönem algısını yansıtması açısından önemlidir; ancak tarihsel kanıt olarak temkinle kullanılmalıdır.
6. Dersim Aleviliği’nin Özelliği
Dersim Aleviliği’nin ritüelleri (cem, semah, ateş yakma, niyaz dağıtma, mezarlarda mum yakma vb.) ne Safevî Şiîliği’nde ne de klasik Kızılbaşlıkta bulunur. Bu ritüeller, Dersim’in tarihsel ve kültürel özgünlüğünü göstermektedir.
Sonuç
Dersim Aleviliği ile Kızılbaşlık arasındaki ilişki sınırlı bir etkileşimden ibarettir; kökensel olarak Dersim’in Hakikatçi geleneği Mezopotamya ve Anadolu’nun kadim inanç birikimlerinden beslenmiştir. Alevilik ne Orta Asya’da ne de İran’da doğmuştur. Roman Oberhummer gibi seyahatnameler bölgesel algıları belgelemekle birlikte, tarihsel kanıt yerine bağlamsal bilgi olarak değerlendirilmelidir.
Kaynakça
- Schwemer, D. The Storm-Gods of the Ancient Near East. Mohr Siebeck, 2001.
- Haas, Völker. Alte Orientalische Religionen. Stuttgart: Kohlhammer, 1994.
- Encyclopedia of Religion and Ethics. “Anatolian Religion.” Edinburgh: T&T Clark, 1908.
- Garsoïan, N. G. The Paulician Heresy. The Hague: Mouton, 1967.
- Zarinebaf-Shahr, F. “Qizilbash ‘Heresy’ and Rebellion in Ottoman Anatolia.” Anatolia Moderna, 1995.
- Winter, S. The Shiites of Lebanon under Ottoman Rule, 1516–1788. Cambridge: CUP, 2010.
- Tapper, R. Frontier Nomads of Iran: A Political and Social History of the Shahsevan. Cambridge: CUP, 1997.
- Yıldırım, R. Kızılbaşlık, Alevilik, Bektaşilik. Ankara: İletişim, 2005.
- Roemer, H. R. The Safavid Period. Cambridge: CUP, 1986.
- Ocak, A. Y. Babailer İsyanı. Ankara: Dergâh, 1980.
- Oberhummer, R. Durch Syrien und Kleinasien. Jena: Fischer, 1890, s. 394.
- Melikoff, I. Uyur İdik Uyardılar: Alevilik-Bektaşilik Araştırmaları. İstanbul: Cem Yayınevi, 1993.