CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun dün Elazığ’a gelişiyle şehrin ana caddelerinde asılan provakasyon içerikli billboardlara, Elazığ halkı Kılıçdaroğlu’nun etrafında kenetlenip, sevgi seliyle cevap verdi.
Serhat Ozan Yıldırım/Elazığ
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Elazığ programı öncesinde kentteki reklam panolarına asılan korsan afişlere ilişkin, “Elazığlıların kalbini kırdık. Elazığlı böyle değil çünkü. Elazığlı; ülkesini, vatanını sever, her düşünceye saygı gösterir. Elazığlı böyledir. Ama birileri, kendilerini Elazığ yerine koyup o pankartları asıyorlar oraya, sırf kışkırtmak için insanları. Ayrımcılıktan bıkmadınız mı ya? Kavgadan, bu ülkeyi bu hale getirmekten bıkmadınız mı ya? Çözeceğiz” dedi. Kılıçdaroğlu, “Benim tefeciler, uyuşturucu baronlarıyla, Beşli Çetelerle işim yok. Benim tek işim var; bu ülkede alın teri döken herkesin hakkını teslim etmek. Zaten devlet dediğiniz de siyaset dediğiniz de bunu yapmalıdır. Yapmıyorsa bir şey var demektir. Birileri malı götürüyor demektir. Malı götürenleri asla ve asla affetmeyeceğim. Beytülmale el uzatanları asla ve asla affetmeyeceğim. Bunu herkesin bilmesini isterim” diye konuştu.
Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM’nin kapanmasının ardından aldığı, partisinin grup toplantılarını her hafta başka bir ilde yapma kararı kapsamında bugün Elazığ’a geldi.
İlk olarak, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin deprem sonrası yaşanan okul sorununu çözmek amacıyla kentte inşa etme kararı aldığı Gazi Meslek Teknik Anadolu Lisesi’nin temel atma törenine katılan Kılıçdaroğlu, daha sonra partisinin grup toplantısı için Nurettin Ardıçoğlu Kültür Merkezi’ne geçti.
Elazığlı yurttaşlar, Kılıçdaroğlu’nu, “Elazığ seninle gurur duyuyor” sloganıyla karşıladı. Kılıçdaroğlu da Elazığlı yurttaşlara, “Ben de sizinle gurur duyuyorum” sözleriyle karşılık verdi.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
“Gençliğim Elazığ’da geçti”
Gençliğim Elazığ’da geçti, o nedenle Elazığlı olmak bir ayrıcalık diye düşünüyorum. Güzel bir türküsü var; ‘Kar mı yağmış şu Harput’un başına, kurban olam toprağına, taşına’ diye. Elazığ’dan bahsederken, gençlik yıllarıma giderken insan ister istemez duygulanıyor. O güzel Elâzığ, anılar, caddelerinde gezme, okullarına gitme, kütüphanelerine gitme, halk kütüphanesinde Reşat Nuri Gültekin’in Çalıkuşu romanını okuma… Öğrenciydim, sabah giderdim oraya, öğleden sonra kitabın belli bir bölümü okur, götürür görevliye verirdim, arkasından okuluma devam ederdim. Elazığ’ın ekmeğini yemiş, suyunu içmiş birisi olarak bütün Elazığlılara yürekten teşekkür ederim. Sağ olsunlar, var olsunlar.
Bu okul sadece Elazığ için değil tüm Türkiye için bir ilktir
Türkiye’nin her tarafında dertler var, hepimiz biliyoruz. Bu dertleri çözmek siyaset kurumunun görevidir, başkasının değil. Siyaset kurum, yani halkın seçtiği iktidar, gelecek ve sorunları çözecek. En büyük arzumuz bu sorunları çözmektir. Bugün Büyükşehir Belediye Başkanı’mız (Ekrem İmamoğlu) ile beraber güzel, Elazığlılara yakışan bir okulun temelini attık. Depremde yıkılan bir okulun temeli atıldı. Bu okul, sadece Elazığ için değil, tüm Türkiye için bir ilktir. Bu okul açıldığında, Allah nasip ederse yine geleceğiz, kurdeleyi keseceğiz ve açacağız. Orada Elazığlı evlatlarımız okuyacaklar.
Okulun temelini atarken sıcak siyaset yapmadık
O okulun çok güzel kütüphanesi, spor salonu, dershaneleri, laboratuvarları olacak. Yani tam anlamıyla orada evlatlarımız bilgi birikimine sahip olarak üniversiteye hazırlık yapacaklar. Öğretmenler, güzel bir okulda görev yapmaktan ötürü son derece mutlu olacaklar. Okulun açılışına bazıları korkudan gelmedi, önemli değil. Önemli olan Elazığ ve Elazığlılardır bizim için. Okulun temelini atarken sıcak siyaset yapmadık. Okul; her görüşten insanın evlatları orada okuyacak. Amacımız onların güzel bir okulda okumalarını sağlamak. Deprem sırasında buraya geldik, böyle bir ihtiyaç ortaya çıktı, o ihtiyacın şimdilik birinci ayağını tamamladık. İki okul daha yapacağız Elazığ’a. Elazığlılara helal olsun diyoruz.
Size mazotu yatlar hangi fiyattan kullanıyorsa ÖTV’siz ve KDV’siz vereceğiz
Elazığ, bir tarım, sanayi, turizm kentidir. Aynı zamanda bir lojistik kent olmak konusunda da önemli bir avantajı vardır. Elazığlı çiftçinin çok mutlu olmadığını, Türkiye’deki bütün çiftçiler gibi büyük sıkıntılar çektiğini biliyorum. Türkiye’deki bütün çiftçilere verdiğim sözü Elazığlılara da verdim. Size mazotu, yatlar hangi fiyattan kullanıyorsa, ÖTV’siz ve KDV’siz vereceğiz. Dolayısıyla bu ülkede en ucuz mazotu çiftçi kullanacak. Hakkınızı teslim edeceğiz. Tefecilere dünyanın faizini veriyorlar. Hani diyorlar ya ‘Biz faize karşıyız’, buna inanmayın, hepsi hikaye.
Derdin mi var derdini çözmek Bay Kemal’in görevi olacak
Bütçenin neredeyse yarısını, fazlasını o tefecilere, faizcilere ödüyorlar. Biz ne yapacağız? Bütün çiftçilere, esnafa söz verdim; Allah nasip ederse, sizin oylarınız iktidar olursak bir hafta içinde, sadece bir hafta içinde çiftçinin, esnafın -bankalar, tarım kredi kooperatifi, esnaf kefalet kooperatifi- aldıkları kredilerin faizlerini tak diye sileceğiz. Faizle mücadele böyle yapılır. Birisine dünyanın parasını veriyorsun, çiftçiye hakkını vermiyorsun. Üretenin, alın teri dökenin yanında olacağız. Kim üretiyorsa, alın teri döküyorsa… Oy versin veya vermesin, o ayrı bir şey. Hakkı, hakkaniyeti kişiye teslim etmektir. Üretiyor musun kardeşim, başımın üstünde yerin var. Derdin mi var, derdini çözmek Bay Kemal’in görevi olacak. Hiç endişe etmeyin.
2022 yılında 15 bin çiftçiye düştü
Bir rakam vereyim. 2003 yılında Elazığ’da 28 bin 322 çiftçi, ‘Çiftçi Kayıt Sistemi’ne tabii. Aradan uzun zaman geçti, 2022 yılında 28 bin çiftçiden bu, 15 bin çiftçiye düştü. 12 bin 604 çiftçi, ‘Çiftçi Kayıt Sistemi’nde çıktı. Çünkü ‘O işi yapamıyorum, zarar ediyorum’ diye. Çiftçiyi toprağa küstürürseniz, alın terinin hakkını vermezseniz 85 milyon aç kalır. O nedenle dışarıdan eti de yulafı da çavdarı da canlı hayvanı da getiriyorlar. Bizim insanımız var, üretecek, ‘Hayır o üretmesin, dışarıdan alalım’. Bir Tarım Bakanı var, Allah selamet versin, tarımı düzeltmek için Venezuela’ya gidiyor. Öbürü gidiyor Sudan’a. Ya sen gel Elazığ’da, Elazığ’daki ovaya bir bak. Bu ova sulanıyor mu, sulanmıyor mu, bak. Buraya gelmez, Venezuela’ya gider. Ama hiç meraklanmayın; Bay Kemal, Elazığ’a gelecektir. Okulu nasıl yaptıysa ovaları da öyle sulayacaktır.
Toplam nüfusun yüzde 81,4 borçlu
Vatandaş borç batağında, herkesin borcu var. Rakamı vereyim size; toplam nüfusun yüzde 81,4 borçlu. Soruyorlar, ‘Borcu ödemekte zorlanıyor musunuz’ diye. ‘Borçlarımı ödemekte zorlanıyorum’ diyenlerin oranı yüzde 77,3. AK Partiler, onlara da soruyorlar, ‘Borcunuzu ödemekte zorlanıyor musunuz’ diye, AK Partili seçmenin yüzde 70,1’i ‘Zorlanıyorum’ diyor. MHP’li seçmenin yüzde 60,6’sı, ‘Borcumu öderken zorlanıyorum’ diyor. Bunlar bizim vatandaşlarımız. Bir vatandaş borcunu ödemekte zorlanıyorsa ne demektir; gıdadan, boğazdan kesiyorum demektir. Zor bela tasarruf yapıyorum demektir. Aldığım parayı götürüyorum, birilerine ödüyorum demektir. Yüksek faizlerle benim borcum kabarıyor demektir. Türkiye’yi bu girdaptan Allah’ın izniyle çıkacağız.
Asıl hedefimiz bu memleketi temiz ahlaklı siyaset yapanlara teslim etmektir
Birileri, sarayda oturur ama gerçeği görmez. Bu kardeşinizin görevi, sarayda oturan o kişilerin sorununu çözmek değil. Onların bir eli yağda, bir eli balda. Ama benim görevim, bu topraklarda yaşayan sade vatandaşın hakkını, hukukunu korumak, onun beklediği adaleti ona teslim etmektir. Eğer bunu yapmazsanız siyaset yapmanızın bir anlamı kalmıyor. Siyaseti adalet üzerine inşa etmezseniz o zaman siyaset, zenginleşme aracı olur. Siyaseti zenginleşme aracı olmaktan çıkarıp halka hizmet aracı haline getirirseniz bu memleket kurtulmuş olur. Bizim asıl hedefimiz bu. Bu memleketi temiz, ahlaklı siyaset yapanlara teslim etmektir.
Memurun maaşı mı çiftçinin geliri mi yüzde 164 arttı
Elektriğe bu yıl yüzde 95 ile yüzde 200 arasında zam yapıldı. İnsaf ya. Doğal gaza yapılan zam -tam üç kez yapıldı- yüzde 164. Memurun maaşı mı, çiftçinin geliri mi yüzde 164 arttı? Kimin geliri yüzde 164 arttı da bu kadar büyük bir yükü getiriyorsun ailelere veriyorsun? Vatandaş perişan vaziyette.
Şimdi kaç hanenin elektriği kesildi, gizliyorlar. Arkadaşlarımız soruyorlar, tık yok
Ben, elektrik parasını ödemedim. Neden? Benim elektriğimi kessinler, elektriği kesilen 3 milyon 400 bin kişinin derdi dile gelsin diye. Çünkü elektriği kesilen insanların evlerinde yaşadığı dramı toplum bilmiyor. O aileler, fakir aileler. Fakir olduğu için elektrik parasını ödeyemiyor. Gelip elektriğini kesiyorlar. Hiç düşünüyorlar mı o evde bir çocuk, bir engelli var. Bir buzdolabı var. O elektriği kestiğiniz zaman kışın ortasında bu insanlar nasıl ısınacak? Bunlar dertlerini anlatamazlar, medyaya çıkamazlar. Çıksalar da dertlerini anlatacak mecra bulamazlar. Dedim ki benim de elektriğim kesilsin, bir hafta ödemeyeceğim. Bütün dünya duysun. Elektriği kesilen evlere gittim, aileleri ziyaret ettim, dertleriyle hemhal oldum. Şimdi kaç hanenin elektriği kesildi, gizliyorlar. 9 aydır arkadaşlarımız soruyorlar, tık yok, cevap vermiyorlar. Şöyle cevap versinler; ‘9 aydır hiçbir hanenin elektriği kesilmedi’, seviniriz. Niye gizliyorlar? Daha fazla hanenin elektriği kesildi. Aslında suç işliyorlar. Esnafı da biliyorum. Avizeci şunu söylüyor; ‘Avize var yakamıyorum, elektrik masrafı olacak’ diyor.
Kendinizi suça ortak etmeyin, doğru dürüst cevap verin
Geçen yıl 3 milyon 449 bin hanenin elektriği kesildi. Şimdi kaç hanenin elektriği kesik, bilmiyoruz. Buradan kamu görevlilerine çağrı yapıyorum. Milletvekillerinin sorduğu soru önergelerini veya Bilgi Edinme Yasası’na göre istemiş oldukları bilgileri zamanında vermeyenlerin tamamı suç işliyor. Kendinizi suça ortak etmeyin, doğru dürüst, oturan cevap verin. Sorun sizin sorununuz değil, Türkiye’nin sorunudur.
Bunu yapanlar hakim değil çetedir
(İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında YSK üyelerine hakaret ettiği gerekçesiyle açılan davaya ilişkin) Hakimlere sesleniyorum, Hakimler ve Savcılar Kurulu’nda görevli olanlara sesleniyorum; size söylenmeyen bir sözü, kimin talimatı ile ‘bu söz bize söylendi’ diye üstlendiniz? Ben, sizin meşrebinizi de adaletsizliğini de gayet iyi biliyorum. Aynı zarfın içine dört tane pusula koyacaksın, ‘Efendim biri doğru değil, üçü doğru’… Nereden biliyorsun? Onlara dedim ki; ‘Bunu yapanlar hâkim değil çetedir’. Çete ne demek? Kanuna karşı iş yapmak için bir araya gelenlere çete denir. Açın Türk Dil Kurumu sözlüğünü, orada okursunuz. Sen, bu kararı veriyorsun. Şimdi bir bakanla ilgili bir sözü, ‘bu bana söylendi’ diye alıyorsun üstüne.
Sultanın sofrasına oturan alimin fetvasına itibar edilmez
Hâkimi değiştiriyorlar. ‘Ceza verecek bir hâkim oraya gelsin’ diyorlar. ‘Ceza verecek bir hâkim oraya gelsin, kararı o versin’ diyorlar. Buradan o hâkime de sesleniyorum; eğer yargı için yüz karası olmak istemiyorsan hukukun üstünlüğü ve vicdanı kanaatine göre karar vereceksin, sarayın talimatına göre değil. Kaldı ki bu konuda bir de uzman raporu var. Ama o hâkimi değiştirdiler. Başka bir hâkim gelecek oraya. Niçin? Ceza verecek. Yine önemli düşünürlerden birisi söylüyor; ‘Sultanın sofrasına oturan alimin fetvasına itibar edilmez’.
Bunun adı elektriğe çökme vergisidir
EPDK bir karar aldı. Dedi ki sanayicilere, ‘Siz fabrikaların çatılarına güneş enerjisi yapın, oradan elektrik elde edeceksiniz, kullanın sizindir o, artanı enterconnect sistemi içinde satarsınız, ben de bunun parasını size öderim’. İnsanlar gittiler, yatırımları yaptılar, her şey tamam. Elektriği kullanıyorlar, artanı satıyorlar, oradan da gelir elde ediyorlar. Bir baktık, bir karar alınmış: ‘Efendim, fazla elektriği bana satacaksın, ben sana para vermeyeceğim.’ Bunun adı nedir? Gayet açık; bunun adı, elektriğe çökme vergisidir. Böyle bir şey olur mu?
Kanuna göre çiftçiye verilmesi gereken miktar 134 milyar TL
Bu yılın ilk 8 ayında, -diyorlardı ya ‘Faize karşıyız’, bizi kandıracaklarını sanıyorlar- kur korumalı mevduat dahil ödenen faiz, 250 milyar TL. Bütçeden ödenen faiz. Peki çiftçiye ilk 8 ayda verilen; 25 milyar TL. Faizciye veriyorsun 250 milyar TL; üreten, toprakta çalışan, hayvanı besleyen, bizleri besleyen çiftçiye 25 milyar TL veriyorsun. Esnafa 6 milyar TL veriyorsun. Çiftçiye kaç milyar TL verilmesi lazımdı, Tarım Kanunu’na göre? Kanuna göre çiftçiye verilmesi gereken miktar 134 milyar TL. Kanun öngörüyor, 21’inci madde. ‘Gayrisafi milli hasılanın en az yüzde 1’i kadar çiftçiye destek verilir’ diyor. Vermiyorsun. Yüzde 1’i 134 milyar TL. Ne kadar vermişsin? 25 milyar TL. Bu ne demektir? Çiftçinin alın terini çalmak demektir.
Malı götürenleri asla ve asla affetmeyeceğim
Bunların tamamını düzelteceğiz. Benim tefeciler, uyuşturucu baronlarıyla, Beşli Çetelerle işim yok. Benim tek işim var; bu ülkede alın teri döken herkesin hakkını teslim etmek. Zaten devlet dediğiniz de siyaset dediğiniz de bunu yapmalıdır. Yapmıyorsa bir şey var demektir. Birileri malı götürüyor demektir. Malı götürenleri asla ve asla affetmeyeceğim. Beytülmale el uzatanları asla ve asla affetmeyeceğim. Bunu herkesin bilmesini isterim.
Pertek Köprüsü’nün yapılması lazım
Tunceli ile Elazığ arasından bir feribot var. Oraya güzel bir Pertek Köprüsü’nün yapılması lazım. Pertek Köprüsü’nün önemi, Elazığ’ın ciddi bir lojistik merkezi olmasını sağlamaktır. Ciddi bir lojistik merkezi olursa burada herkes rahat edecek. Elazığ’ın kişi başına geliri de artmış olacak. Yıllardır söz verdikleri halde Elazığ’ın o güzel ovaları susuz. Onların tamamının sulanması lazım. Allah nasip ederse geleceğiz, o ovalarda bereketi, suyu bütün Elazığlı kardeşlerim görecekler.
Elazığlı çiftçiler de güneş enerjisi elektriğini bedava kullanacaklar
Şanlıurfa başta olmak üzere Türkiye’deki bütün çiftçilere güneş enerjisi kurduracağız, çiftçiler ortak olacaklar. Ücretsiz kullanacaklar, artan elektriği satacaklar, oradan gelir elde edecekler. Aynı şey Elazığ için de olacak. Elazığlı çiftçiler de güneş enerjisi elektriğini bedava kullanacaklar. Meraları para ile veriyorlar. Ne parası ya? Zaten üreticiyi soymuşsun. Meraların tamamını bedava yapacağız. Hayvanlarını otlatacak ya.
Peygambere bile verilmeyen bu yetkiyi birileri kullanıyor
Herkesin inancına saygılıyım. Herkesin inancının benim başımın üstünde yeri vardır. Hiç kimsenin inancı sorgulanamaz. Kimin inançlı olup olmadığını sadece yüce Yaratan bilebilir. Peygambere bile verilmeyen bu yetkiyi birileri kullanıyor. Yok öyle bir şey. Herkesin inancına, yaşam tarzına saygı duyacaksınız. Bu ülkeyi barıştırmak istiyorum. Artık kavgadan bıkmadık mı Allah aşkına ya? 85 milyon bir aradayız kardeşim. Açık ve net söylüyorum; CHP’nin iki kırmızı çizgisi vardır; vatan ve bayrak. Bu kadar.
Sen kimsin milliyetçilik kim
Birileri bize milliyetçilik dersi veriyor. Bize milliyetçilik dersi vermeye onların hakkı yoktur. Katar ordusuna Tank Palet Fabrikası’nı satanlara sor bakayım, milliyetçilik neymiş. O fabrikayı alacağım, şanlı Türk ordusuna teslim edeceğim. Yine bize milliyetçilik dersi veriyorlar. Ya sen bizim toprağımızdan, bizim bayrağımız dalgalanırken Süleyman Şah Türbesi’ni kaçırdın, bayrağı indirdin, bir de bana milliyetçilik satıyorsun. Sen kimsin, milliyetçilik kim. Süleyman Şah Türbesi’ni kendi topraklarımıza götüreceğiz. O bayrak orada dalgalanacak. Bir hafta içinde yapacağız. Gerçek milliyetçilik neymiş öğreteceğiz onlara.
Orada Bülent Ecevit’i, rahmetli Erbakan’ı görecekler
Bize milliyetçilik dersi verenler, Kıbrıs’ın Beşparmak Dağları’na baksınlar. Orada Bülent Ecevit’i görecekler. Akdeniz’in dalgalarına baksınlar. Orada Bülent Ecevit’i görecekler, rahmetli Erbakan’ı görecekler. Biz, onlar gibi değiliz. Biz, gerçek anlamda yurtseveriz. Biz, herkesi kucaklarız.
Birileri kendilerini Elazığ yerine koyup o pankartları asıyorlar oraya
Billboardlara bir şeyler asmışlar. Elazığlılar için üzüldüm. Elazığlıların kalbini kırdık. Elazığlı böyle değil çünkü. Elazığlı; ülkesini, vatanını sever, her düşünceye saygı gösterir. Elazığlı böyledir. Ama birileri, kendilerini Elazığ yerine koyup o pankartları asıyorlar oraya, sırf kışkırtmak için insanları. Ayrımcılıktan bıkmadınız mı ya? Kavgadan, bu ülkeyi bu hale getirmekten bıkmadınız mı ya? Çözeceğiz. Tamamını çözeceğiz. Altı lider bir araya gelerek çözeceğiz. Altılı Masa… Öyle kavga mavga… Bunların hepsi fasa fiso. Atıyorlar. İnanmayın bunlara. Altı liderin tek hedefi var. Bu ülkeye huzuru, barışı, demokrasiyi, adaleti getirmektir. Amacımız budur. Başaracağız. Birlikte başaracağız. Kucaklaşarak, helalleşerek başaracağız.