25 Eylül 2025’teki Trump–Erdoğan görüşmesi savunma gündemini yeniden hareketlendirdi: Trump–Erdoğan zirvesi F-35 pazarlıklarını yeniden gündeme taşıdı, KAAN ise ihracatla öne çıkıyor. Uluslararası basında yer alan değerlendirmeleri sizin için derledik; Türkiye açısından siyasal, askeri ve ekonomik boyutlarını analiz ettik.
Donald Trump ile Recep Tayyip Erdoğan’ın Beyaz Saray görüşmesi (25 Eylül 2025) gündeminde savunma sanayiine ilişkin büyük başlıklar var: Boeing ticari uçakları, F-16 paketleri ve özellikle F-35 görüşmeleri. Ancak F-35’in Türkiye’ye “kesin dönüşü” hâlâ yasal, teknik ve siyasi engellerle kuşatılmış durumda; Washington’ın “iyi niyet” beyanı ile Kongre ile yürürlükteki kararlar arasındaki uçurum kapanmış değil.
Öte yandan Türkiye’nin yerli 5. nesil uçağı KAAN (TF-X) ciddi bir ihracat başarısı gösterdi: Endonezya ile 48 adetlik anlaşma yapıldı ve bu Türkiye savunma sanayii için hem prestij hem gelir anlamına geliyor. (Reuters+1)
1) Siyasal Boyut (İç politika ve rejim)
Erdoğan için sembolik ve pratik bir kazanım: Beyaz Saray’a çağrılmak, iç kamuoyunda “küresel aktörlük” ve dış politika başarısı olarak sunulacak. F-35 gibi ileri teknoloji silahların gündeme gelmesi—gerçekleşsin ya da gerçekleşmesin—siyasi sermaye yaratır. (Reuters)
Muhalefet ve ulusal güvenlik tartışması: Eğer F-35 pazarlığı “S-400’lerden geri adım” şartına bağlanırsa, iktidar hem ulusal gurur hem de savunma özerkliği üzerinden eleştirilerle karşılaşabilir. KAAN ihracı ise içerde “yerli teknoloji” söylemini kuvvetlendirir; bu da rejimin millî sanayi başarısı tezini güçlendirir. (AP News)

2) Dış Politika ve NATO İlişkileri
NATO entegrasyonu ve güvenlik bağları: F-35, yalnızca uçak değil — yazılım, sensör füzyonu ve istihbarat paylaşımı üzerinden ittifak içinde bir “bağ” sağlar. Türkiye’nin F-35’e yeniden erişimi teoride NATO ile entegrasyonu güçlendirir; ama pratiğe yansıması, S-400 meselesindeki çözüm ve Kongre onayına bağlı. (Congress.gov)
Bölgesel dengeler: Türkiye F-35’i alırsa bölgedeki hava üstünlüğü dengeleri ve komşuların güvenlik algısı etkilenir. KAAN ihracı, Türkiye’yi savunma müttefiki olarak yeni partnerlerle (Endonezya vb.) yakınlaştırıyor; bu da Türkiye’nin Avrasya–Hint Okyanusu alanında nüfuz ağını genişletir. (Aero Time+1)
3) Bölgesel Jeopolitik Etki
Rusya ve Çin eksenine mesaj: Türkiye’nin F-35’e dönüşü netleşirse Moskova ile savunma işbirliğinde soğuma olabilir. Aynı zamanda Türkiye’nin Rusya ile ilişkisinde denge unsuruna dönüşür. KAAN’ın ihracı ise Türkiye’yi “savunma ihracatçısı” olarak öne çıkarıp Asya-Afrika pazarlarında etkisini artırır.
Komşuların askeri planları: Türkiye hem NATO standardında platform peşindeyse hem yerli platform geliştiriyorsa, bölgedeki askeri modernizasyon yarışını tetikler; özellikle Yunanistan, İsrail, Mısır gibi aktörler bu hamleleri yakın takip eder.
4) Teknik / Askerî Değerlendirme
F-35’in gücü: Olgun sensör füzyonu, stealth (düşük RCS), operasyonel deneyim ve yaygın destek altyapısı. Ancak programın maliyetleri ve operasyonel hazır olma sorunları belgelenmiş durumda; sürdürülebilirlik maliyetleri yüksek. (GAO / CBO raporları). (Hükümet Sorumluluk Ofisi+1)
KAAN’ın gücü ve belirsizliği: KAAN, hız, menzil ve bazı hava-hava yetenekleri bakımından iddialı; ama gerçek muharebe testleri, stealth etkinliği ve sensör/savaş ağı entegrasyonu henüz tam bağımsız testlerle doğrulanmadı. İhracat anlaşması (Endonezya) projenin güvenilirliğini artırsa da KAAN hâlâ “gelişmekte olan” bir platform. (Aero Time+1)
Pratik sonuç: NATO uyumu, yazılım/sensör entegrasyonu ve tedarik zinciri avantajları F-35 lehine; stratejik bağımsızlık, teknoloji transferi ve yerli endüstri kazanımı KAAN lehine.
5) Ekonomi — Maliyet, Sanayi ve İhracat
F-35 satın alma maliyeti ve işletme yükü: Birim fiyatlar göreceli olarak yüksek değilken (F-35A ~ 80M USD seviyeleri), yaşam döngüsü maliyetleri, bakım/lojistik ve yazılım desteğiyle birlikte çok yüksek. Ayrıca F-35’in tedarik zinciri sorunları ve gecikmeleri rapor edilmiş durumda. (CBO+1)
KAAN ihracı ve sanayi kazanımı: Endonezya anlaşması (~48 uçak, medyada $10 milyar dolayında zikrediliyor) hem gelir hem teknoloji transferi getiriyor. Yerli tedarik zincirinin güçlenmesi, iş beşiği yaratması ve savunma firmalarının ihracat kapasitesi artışı anlamına gelir. Ancak devletin Ar-Ge ve üretim destek yükü de büyük olacak. (AP News+1)
Sonuç ve Öneriler (Türkiye açısından)
- Hibrit yol en gerçekçi senaryo: Kısa/orta vadede KAAN’ın tam yetkinliğe erişmesini beklemek riskli; F-35 benzeri platformlara erişim (ör. sınırlı paketler, ikinci el ya da kısıtlı yazılım erişimi) Türkiye’ye hızlı kapasite kazandırır. Uzun vadede ise KAAN’ın olgunlaşması stratejik bağımsızlığı güçlendirir. (AP News+1)
- S-400 ile ilgili şeffaf çözüm zorunlu: ABD ile F-35 pazarlığı, S-400 konusunun teknik/operasyonel çözümlerini gerektiriyor. Türkiye, S-400’ü “inoperable” hale getirme, depolama ya da şartlı geri çekme gibi somut adımlar üzerinde müzakere zemini oluşturmalı. (Congress.gov)
- KAAN’ı bir dış politika aracı olarak kullanmak: Endonezya örneği gösteriyor ki KAAN ihracatı, diplomatik ilişkilerde yeni araç sağlar. Türkiye bu tür anlaşmaları bölgesel denge, jeopolitik etki ve ekonomik dönüşüm hedefleriyle stratejik biçimde eşleştirmeli. (AeroTime+1)
- Maliyet-yarar analizini gözeten denge: F-35’in kısa vadeli “hazır güç” avantajı ile KAAN’ın uzun vadeli endüstriyel kazanımı arasında maliyet-yarar hesapları dikkatle yapılmalı; komuta-kademeden lojistik planlamaya kadar kapsamlı maliyet projeksiyonları şart. (Hükümet Sorumluluk Ofisi)
Türkiye’nin hem F-35 hem de KAAN üzerinden yürüttüğü bu stratejik hamleler, dış politikada yeni bir manevra alanı açıyor. Ancak nihayetinde her kararın bedeli var. Bu bedel çoğu zaman halkın omuzlarına yükleniyor. Eğitim, sağlık ve sosyal hizmetlerden eksilen bütçe, savunmaya kayıyor.
Gerçek güvenlik, yalnızca savaş uçaklarıyla değil; barış, toplumsal refah ve eşitlikle sağlanır. Türkiye’nin tercihi yapılırken, bu gerçeğin unutulmaması gerekir.