Erdoğan Yalgın
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Felsefe
  4. “Su gibi aziz ol”

“Su gibi aziz ol”

featured
Su: Varlığın Yazgısı

Su: Varlığın Yazgısı
Su, ağacı büyütür,
Ağaç ateş olur,
Ateş olan ağacı, yine su söndürür.

Su değişime uğrayan tek sıvıdır.

Kendisini, özellikle insanda anlamlandıran ilk başlangıcıdır. Deyim yerindeyse su; “ustur, akıldır.”
Varlığın, döngüsel doğa yasasıdır. Varlığın, her dilde okunan, anlaşılır tek yazısıdır. Yazgıdır.

Öyleyse “su gibi aziz ol” sözü kıymetlidir.
Su, sadece hayat vermez! Bütün kirleri temizler, arındırır ve iyileştirir. Azizlik; bilgeliği, erdem ve tevazu ile insanda açığa çıkarır. Azizlik, türap-toprak olmayı gerektirir. Su, ancak türabın azizliğiyle kendini var eder. Aziz olmak, su gibi akmak insanın varlık yazısında en belirgin mimdir.

Arapça bir sıfat olan El-Aziz, Aziz, İzze; “sevgide çok üstün tutulan, çok sevilen, sayılan, yüce, kutsal, değerli” gibi çoklu anlamları ifade eder. Fakat bu da yetmez!
Yine Arapçada “Allah’ın el-Aziz ismi, O’nun kudretli, üstün, şerefli olduğunu, O’nun gücünün her şeye yeter olduğunu” beyan eder.

Antik Felsefede Su’nun Arkhesi

Şimdi gelin hep beraber, Antik Yunan’a gidelim. Aristoteles’e (MÖ. 384-322) atfedilen o sözü anımsayalım:
“Su, her şeyin arkhesi, ilkesi, doğası, nedeni veya tözüdür.”

Aristoteles’in bu arkhe (ilk-başlangıç, öz) su metaforu mühimdir. Çünkü o, “varlık nedenine” vurgu yapmıştır. Başlangıcı, suyla akıtmıştır.

İnsanın yaşamı boyunca “su olması, su gibi olmak için çaba göstermesi” değişime açık olan insanın erdemliğidir.
Sırf bu yüzden Heraklitos; “sürekli değişim-dönüşüm” ilkesiyle dile gelmemiş midir?

Heraklitos (MÖ. 545-475) “Bir nehirde iki defa yıkanılmaz” dememiş miydi?
Yani üstat; “Evrenin sürekli bir değişim ve akış halinde olduğunu, hiçbir şeyin eskisi gibi kalamayacağını, her şeyin bir değişim-dönüşüme uğrayacağını” bizlere, su ve suyun aktığı nehir üzerinden anımsatmıştı.

Zira akan nehir suyu, kendi doğallığında hep bir değişim geçirir. Yeni bir şekle, forma dönüşür. Dolayısıyla nehirde yıkanan insanın kendisi de, sürekli bir değişimle ancak gelişir.
Burada insanı değiştirip dönüştüren asıl madde, yine su’nun kendisidir.
Demek ki su, aynı zamanda ussal bir sıvıdır.

Sufilerden Aşık Veysel’e: Azizliğin Dili

Bütün bunlardan azade, Mevlana da bir şeyler söylemese, elbette olmazdı!
Mevlana (1207-1273); “Her şeyi boş ver, şimdi sen sadece su olduğunu düşün” diyerek, aslında insana, egosundan ve hırsından sıyrılmayı, doğanın döngüsünde değişerek nehirlere akmayı yani “aziz” olmayı öğütler.

Şimdi diyeceksiniz ki; “Peki Veysel Baba bütün bunlardan habersiz miydi?” Hayır!

Hatırlasanıza! Perdelenmiş gözleriyle, su gibi aziz olmayı başaran Aşık Veysel (1894-1973); esasen vakti geldiğinde “yükünü alan gemiyi artık kimsenin durduramayacağını” ve “harekete kimsenin mani olamayacağını” bizlere sade bir dille anlatıyordu.

Unutmamamız gereken bir “devri daimden” söz ediyordu. Dedik ya; “Doğanın kendi yasasını biz görelim diye, açık olan gözlerimizin iyice yakınına getiriyordu.”
Lakin o, bizleri çok seviyordu. Bizden önce gördüklerini, bizim de görmemizi istiyordu.

Ezcümle:
Su azizdir efendim! Su azizdir.
Sevgiden de çok üstün.
Su azizdir. Kutsal ve değerlidir. Varlığın tek nedenidir. Su azizdir!

Öyleyse; “Her şeyi boş ver. Sadece şimdi sen, su olduğunu düşün!” yeterlidir!
Düşün ki; “su gibi aziz olasın!”

Nietzsche’nin (1844-1900) “üstün insan felsefesinde” anlattığı, “kendini sürekli değiştirip-dönüştüren o insanla” buluşasın.
Kendi arkhe varlığınla…

Hak ile kalın!

“Su gibi aziz ol”
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir