Betan Avakare
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Tarih
  4. Hasta Adam Gerçeğinde: Hedef Alınan Halklar

Hasta Adam Gerçeğinde: Hedef Alınan Halklar

featured
Hasta Adam Gerçeğinde: Hedef Alınan Halklar

Osmanlı’nın “Hasta Adam” Dönemi

Yirminci yüzyılın başında Osmanlı İmparatorluğu hem iç çöküş hem de dış baskılarla sarsılan karmaşık bir kriz dönemine girdi. “Hasta adam” benzetmesi, bu zayıflığın simgesiydi (Shaw, 1976; Zürcher, 2004). Almanya, bu dönemde imparatorluğun en güçlü müttefiki olarak askeri, ekonomik ve ideolojik alanlarda belirleyici bir etki kurdu.

Berlin-Bağdat Demiryolu hattı, bu yakınlaşmanın somut göstergesiydi. Alman subaylar Osmanlı ordusunda danışmanlık ve komuta görevleri üstlenirken, Enver, Cemal ve Talat Paşalar ile doğrudan ilişkiler kurdu (Fromkin, 1989). İttifak, yalnızca askeri değil, aynı zamanda ideolojik ve siyasi süreçleri de derinden etkiledi.

Ermenilerin Ekonomik ve Sosyal Konumu

Ermeni toplumu, modernleşen Osmanlı’da eğitim, ticaret, zanaat ve bankacılık alanlarında öne çıkmıştı. İstanbul, İzmir ve Halep gibi kentlerde bir Ermeni burjuvazisi oluşmuştu. Ancak bu yükseliş, sınıfsal ayrışmayı da beraberinde getirdi. Kentli elitlerle köylü Ermeniler arasındaki mesafe, kriz dönemlerinde dayanışmayı zayıflattı (Bloxham, 2005).

Ermeniler ile Kürt ve Türk köylüler arasında çoğu zaman ekonomik bağımlılığa dayalı bir ilişki vardı. Ermeniler üretim ve zanaatla, Kürtler ve Türkler tarım ve hayvancılıkla uğraşıyordu. Bu karşılıklı bağımlılık, milliyetçiliğin ve savaşın yükselişiyle kırılgan hale geldi.

Ekonomik güçlenmeye rağmen, Ermeni toplumunun siyasi örgütlenme eksikliği ve çevre halklarla sosyal mesafesi, kriz anlarında onları savunmasız bıraktı. Kentli elitlerin toplumsal kopukluğu, dayanışma ağlarını zayıflattı. Tehcir ve baskı dönemlerinde bu yalnızlık ölümcül sonuçlar doğurdu (Suny, 2015).

Kaos Dönemleri ve Hedeflenen Topluluklar

Osmanlı’nın son yıllarında ve Cumhuriyet’in kuruluş döneminde bazı topluluklar hem etnik hem de dini kimlikleri nedeniyle hedef haline geldi.
Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da Kürtler ve Aleviler farklı biçimlerde baskıyla karşılaştı.

Ancak burada iki farklı gerçeklik ortaya çıkıyor: Tüm Kürtler değil, özerklik veya siyasi talepler dile getiren Kürt gruplar baskı altına alındı.

Alevi Kürtler ise hem etnik hem dini kimlikleri nedeniyle özellikle hedeflendi. Dersim bunun en belirgin örneğidir. Bu tablo, devletin müdahalesinde kimliğin tek bir yönünün değil, kimliklerin kesişiminin belirleyici olduğunu gösteriyor.

Cumhuriyet Dönemi ve Devam Eden Bağlantılar

Cumhuriyet sonrası Almanya ile ilişkiler, özellikle askeri ve teknik alanlarda sürdü. Ancak Kurtuluş Savaşı sırasında Kürtlere verilen sözlerin tutulmaması, ardından gelen Dersim Terletesi gibi olaylar, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e devrolan toplumsal kırılganlığın devam ettiğini gösterdi (McDowall, 1996).

Osmanlı döneminde güçlü ekonomik ve kültürel bir konumda olan Ermeniler, yalnızca dış baskılar nedeniyle değil, iç örgütsüzlük ve toplumsal mesafe yüzünden de kırılgan hale geldi. Aynı tarihsel zincirin bir sonraki halkasında, Alevi Kürtler hem dini hem etnik kimlikleriyle benzer biçimde hedef alındı.
Tarih, yalnızca devletlerin değil, halkların da örgütlü ve dayanışmacı kalmadıklarında nasıl savunmasız kaldıklarını gösterir.

Kaynaklar:

Bloxham, D. (2005). The Great Game of Genocide. Oxford University Press.

Fromkin, D. (1989). A Peace to End All Peace. Henry Holt.

Shaw, S. J. (1976). History of the Ottoman Empire and Modern Turkey. Cambridge University Press.

Suny, R. G. (2015). “They Can Live in the Desert but Nowhere Else”. Princeton University Press.

Zürcher, E. J. (2004). Turkey: A Modern History. I.B. Tauris.

McDowall, D. (1996). A Modern History of the Kurds. I.B. Tauris.

Hasta Adam Gerçeğinde: Hedef Alınan Halklar
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir