Serhat Ozan YILDIRIM/DERSİM
Alevi geleneklerine göre 28 Aralık-13 Ocak arasında yeni yılın gelişi olarak yüzyıllardır kutlanan ‘gağan‘ geleneği, Dersim‘de sabah saatlerinde başladı. Belediye binasının önünde toplanan vatandaşlar, bölge halkı için kutsal sayılan yaban keçilerinin avcılar tarafından öldürülmemesini içeren pankart açtı ve yeni yıldan yaban hayvanlarının korunmasını istedi.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da bir araya gelen yüzlerce kişi davul zurna eşliğinde esnafı gezerek bağış topladı. Esnaftan toplanan para, gıda ve kıyafetler ihtiyaç sahiplerine dağıtıldı. Davul zurna eşliğinde halk oyunlarının sergilendiği etkinlikte renkli görüntüler ortaya çıktı.
Aleviler arasında ‘Hak lokması‘ olarak adlandırılan lokma dağıtıldı ve hazırlanan yöresel yemekler de Alevi dedesinin ettiği duaların ardından yenildi.
Seyit Rıza Meydanı’nda lokma dağıtımının ardından söz alan Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu “Yeni yılın tüm insanlığa barış getirmesini diliyorum. Gağan sımare bımbarek bo” dedi.
KHAL GAĞAN NEDİR?
Peki Alevilik‘in önemli geleneklerinden biri olan ‘gağan‘ nedir? Neden bu kadar önemlidir? Gağan‘ın Alevilik ve Kırmanç inanışında çok büyük bir önemi ve yeri vardır. 21 Aralık’ta başlayıp bazı yerlerde Ocak ayı ortalarına kadar sürer. Aralık ayına gağan ayı denir. Eski yıl ritüeller ile uğurlanıp yeni yıl iyi temenni ve dilekler ile karşılanır. Bu iyi dilek ve temenniler sadece Alevi toplumu için değil dili, dini, cinsiyeti ne olursa olsun insan ayırmaksızın bütün insanlık âlemi için yapılır. Hatta bütün canlılar için.
Bu ayda zeyiye (Evlenip gitmiş aileden uzaklaşmış kız çocukları) ziyareti yapılır, onlara yalnız olmadıklarını, ailenin ve akrabalarının desteğinin hep onlarla olduğunu göstermek için çeşitli hediyeler verilir. ‘Zeyiye’yi unutmak ve destek sunmamak toplumca iyi karşılanmaz.
Gağan ayının 21’inde eski yılın güneşin tahtına oturmuş olan paşası (pasao qhan)’ın rivayete göre tahtını bırakıp öldüğü ve toprağa gömüldüğü, toprağın altında üç gün kaldıktan sonra dördüncü gün kendini tekrar nefesleyerek, küllerinden yeniden var olduğu ve bir çocuk donunda tekrar doğup güneşin tahtına oturduğu söylenir.
O yüzden dualar “xér şerro pasao qhan, xér berro pasao newe.“, “Hayır ile gitsin eski paşa, hayırla gelsin yeni paşa” diye edilir. Aslında ölen de dirilen de aynı kişidir. Sadece don değiştirmiştir. Ölen üç gün toprağın altında kaldıktan sonra kendi küllerinden yeniden kendini var etmiştir. Bu dünyada olan her şeyin yok olmadan dönüştüğünün de bir kanıtı gibidir bu…
Bu aydaki ritüellerin başladığı haftanın ilk perşembesi cemler yapılır bu cemlerde insanlık için dua ve temennilerde bulunulur. Bazı yörelerde oruç da tutulur. Gelecek yılın bütün insanlığa barışı, huzuru ve sevgiyi getirmesi dilenir. Köyde ya da kentteki ırmak ya da çeşmelerin en temiz yerinden bakraçlar ile sular getirilip evlere, ahırlara dualar eşliğinde serpiştirilir. Suyun azizliğinin her yere bolluk bereket ve huzur getirmesi dilenir.
Kömbeler yapılır, bunların içine çeşitli uzunluklarda üç ağaç parçası konur. Bu ağaç parçalarının biri şansın, diğeri bereketin öbürü ise saflığın ve dürüstlüğün sembolüdür. Bu çubuklar her kime çıkarsa o yıl aklın temsilcisi, saflığın ve dürüstlüğün temsilcisi olarak bu üç kişi onurlandırılır. Çubuklardan bir tanesi bereketi temsil ettiği için ağıla, diğeri aklı temsil ettiği için herhangi bir yerde toprağa gömülür. Saflığı ve dürüstlüğü temsil eden ise bir tarlaya gömülerek o ritüel tamamlanmış olur.
‘Qhal gağan’da dört tane ciddi karakter vardır. Bunlardan bir tanesi (Qhal) dediğimiz ‘yaşlı Aralık’. Geçmekte olan eski yılı temsil etmektedir. Bir diğeri kadın kıyafetleri içinde olan erkek yani (Fatık). ‘Fatık’’ın temsil ettiği ise dünya ve dünya üzerindeki üretim.
Bir üçüncü karaktar ‘Arap‘ ise beş duyu organın ötesindeki akıl ve vicdana denk gelmektedir. Dördüncü karakter ‘Koçek‘ de omuzundaki heybeye verilen lokmaları koyup taşıyan kişidir. ‘Koçek‘, yardımlaşmayı temsil eder.
Bir diğer öğe ise gösterinin yapıldığı yerde cilve yapan ‘Fatık‘i kaçırmaya çalışan Halk… Halk, bu dünyadaki nefsi temsil etmektedir. Yani zamanın elinden üretimi zamansız ve haksız yere almaya çalışan halk. Burada anlatılmak istenen dediğimiz gibi dünya üzerindeki üretimdir. O üretimin zamanla ilişkisi ve bunun hakkaniyetli ve doğru şekilde paylaşılması. Ama aynı zamanda evrensel döngüyü anlatan çok önemli bir ritüeldir bu.
Olmazsa olmazlardan biri ‘Fatık‘ın elbisesine iliştirilmiş bir iğne ve iplik… Bu ikisi kesinlikle olmak zorunda. Peki neden olmak zorunda ve neyi temsil ediyor? Çünkü iğne ve iplik ile yılları birbirine ekleyen yani sonsuz bir süreç, zamandan bahsedilir. Zamandaki kopukluğa ve aralığa izin vermeyenin ise Hızır olduğuna inanılır. Hem aklı hem de Hızır’ı temsil eden bu durumun yanı sıra yine ilk dikişi ve ilk ameliyatı yapanın da Hızır olduğu kabul edilir. Hızır burada zamanı birbirine ekleyen bir gerçeklik olarak görülür. Aynı zamanda Fatık karakterinin elinde bir kirmene (rıştıke )olmak zorunda. Peki, neyi temsil etmektedir ‘rıştıke’? ‘Rıştıke’nin hareketi sağdan sola yani kuzeye doğrudur. ‘Rıştıke’ye sarılı yün vardır. Bu yünü ipe çevirmek ve ipten sonrada bunu kazak ya da çoraba dönüştürmer, üretimi anlatır. Oradaki ‘rıştıke’nin görevi gökteki gök cisimleri yani ayı, güneşi, yıldızları ve gezegenlerin hepsinin dünya üzerindeki üretime olan etkisini temsil etmektedir. Gökyüzündeki her cisim Güneş de dahil olmak üzere gökyüzünde kalabilmesi için bir güce ihtiyacı olmaktadır. Bu güç kendine ait bir akla ve bir yeteneğe sahiptir. Her çark diğer çarkı harekete geçirerek en uzak gök cisimden dünyaya doğru dönülen bir etkileşim içindedir. Kirmene (rıştıke) ile anlatılmak istenen budur.
Yani şöyle düşünelim ay ya da güneş olmasaydı dünya üzerinde ne suyun hareketi ne de bir şekilde bitkilerin büyümesi olmayacaktı.
Arap figüründen de bahsedelim. Arap; mal ile dünyalık yani nefs arasındaki bir bekçidir. Dengeyi sağlayan bir terazi gibidir. O yüzden elindeki çubuğu ile dünyalığa yani ‘Fatık‘a uzanan ona sahip olmaya çalışanların eline vurup bırakmaz ve der ki; “Eline, beline, diline sahip çıkmalısın. Burada gördüğün dünya malı sadece bir hayalden ibarettir. Hiç bir şeyi birlikte götüremezsin. Haksız bir şekilde herhangi bir şeye el uzatma.” O yüzden Arap beş duyu organın ötesindeki aklı ve vicdanı temsil eder. Bu kadar derin bir anlamı olan bir ritüelin yaşatılması ve nesilden nesile aktarılması bunun için çok ama çok önemlidir. Bu ritüelin özüne sadık kalınmalı ve kesinlikle üzerinde herhangi bir düzenleme ve tahribat yapılmamalıdır.
Bir de bu ritüele davul ve zurna ile eşlik edilmelidir. Davul ve zurnanın da çalacağı iki müzik vardır. Bunlardan biri ‘karşılama‘ öbürü ise ‘simsime‘dir. Bunlar öylesine müzikler değildir. Bu iki müziğin ritmi dünyanın ritmi ve insanın kalp ritmi ile aynıdır.