Van’da kağıt toplayarak geçimlerini sağlamaya çalışan kadınların sayısı artıyor. Geçim sıkıntısı özellikle kadınları sokaklarda kağıt toplamaya itiyor. Güler G., Van sokaklarında geceleri kağıt toplayan kadınlardan sadece bir tanesi. Yaşadığı sıkıntıları anlatan G., “Bir hikâye bile değiliz,” diyor.
Van’da kağıt toplayarak geçimini sağlamaya çalışan Güler G., 30 yaşında ve bir çocuk sahibi. G., kağıt toplamanın zorlukları dışında yakın çevresi ve ailesi tarafından yalnız bırakılmanın acısını yaşıyor. Ailesi için, “Sadece isimleri var,” derken gözyaşlarını tutamıyor.
Akşam 5 gibi kağıt toplamaya çıkan G., neredeyse Van’ın bütün sokaklarını arşınlıyor. Soğuk havaya rağmen ayağındaki terliklerle gece saat 01’e kadar gezdiğini söylüyor. İşinin zorluğunu sorunca hiç oralı olmuyor, soruyu duymamış gibi, “Abilerim bir defa kapımı açmadılar. Çocuğumla yapayalnız kaldım,” diyor ve tekrar ağlamaya başlıyor.
Bir kaldırımın kenarına soluklanmak için oturan G.’nin yüzünde yorgunluktan çok hüzün görülüyor. Yaşama karşı kırgın olduğunu söyleyen G.,“Bir hikâye değilim hiç kimse için,” diyor ve aslında yaşamını özetliyor.
G., 6 yıldır Van’da kağıt topluyor. Geçimini sağlamaya yetmediğini fakat iş bulamadığı için buna mecbur kaldığını söylüyor. 11 yaşındaki oğlu ile yaşayan G., 8 yıl önce boşanmış. Hikâyesi birçok kadının hikâyesi gibi zorluk ve mücadele ile geçmiş. Çocuğu için gece yarılarına kadar sokaklarda kağıt topladığını söyleyen G., ne soğuk havayı ne de açlığı umursamıyor.
Oturduğumuz kaldırım kenarında sohbete başlıyoruz. Sormadan anlatmaya başlıyor G., birinin gelip sormasını bekler gibi. Bazen boğazı düğümleniyor bazen bir sigara yakıp uzaklara dalıyor.
BU İŞTEN KURU EKMEK PARASI KAZANIYORUM
Boşandıktan sonra geçimini sağlamak için iş arayan G., gittiği her yerden eli boş dönünce ablasının önerisi ile kağıt toplamaya başlıyor. Ablası ile beraber kağıt topladıklarını söyleyen G., “Etrafımın hepsi akraba, ama kapım hangi tarafta bilmiyorlar. Bir çocuğum var, bir gün bir ihtiyacı var mı diye sormuyorlar. Gidip kime el açayım? Bu işten günlük bir kuru ekmek parası kazanıyorum en azından. Çocuğum için çalışmak, ayakta durmak zorundayım,” diyor.
Akşam saatlerinde kâğıt toplama arabasını sırtlanıp çıkıyor G. ve gece yarısını geçtikten çok sonra evine dönüyor. Oğlunu çalıştığı saatlerde ablasına bıraktığını söyleyen G., “Oğlum bu işi yapmamı istemiyor. Ama onu giydirmek, doyurmak için mecburum. Aldığım sosyal yardımı kiraya veriyorum. Elde hiçbir şey kalmıyor. Ev sahibim öz ablam ve benden kira alıyor,” diyor ve uzunca bir süre sessizlik oluyor.
“Benim bütün mücadelem oğlum için” diyor G. ve devam ediyor anlatmaya: “Bütün gün topladığım kartonları hurdacılara satıyorum. O kadar eziyete değmiyor. Kilosunu 2 liraya satıyorum, o da bir şeye yetmiyor. Oğlum okula montsuz gidiyor, ‘üşüyorum’ diyor, ama alamıyorum” diyor.
HİÇ TANIMADIĞIM BİRİ BANA BIÇAK ÇEKTİ
Tabii bir de sokaklarda yaşadığı sorunlar var G.’nin. “Yazın yine neyse de, ama kışın çok zor oluyor. Geçen gece hiç tanımadığım biri bana bıçak çekti. Bir sürü rezillik çekiyorum sokakta, ama mecburum. Bacağımda platin var. Bir adım atıyorum oturup dinleniyorum. Trafik kazası geçirmiştim, bacağıma platin takıldı. Zamanında çıkarılmayınca da şimdi ameliyat edemiyor doktorlar. Yürürken çok zorluk çekiyorum” diyor.
Sokaklarda iyi insanlarla da kötü insanlarla da karşılaştığını söyleyen G., “Yemek veren de oluyor, itip kakan da,” diyor. Kimi zaman çöpten yemek toplayıp götürdüğünü söyleyen G., “Ben çöpten topladığım yemeği yerken incinmiyorum, ama oğlum kendini geriye çekiyor. Ama onu başka türlü doyuramam” diye ekliyor.
İÇİMDE HİÇBİR ŞEY YOK
G., ne hayali ne de umudu olmadığını söylüyor ve şunları ifade ediyor: “Benim içimde hiçbir şey yok. Çok kırgınım. Annem ben küçükken ölmüş. Babamı 15 yıl önce kaybettim. Babam varken iyiydim. O öldükten sonra üvey annem evlenip gitti. Yengem de beni dövüp sokağa attı. Ben de sokaklarda yaşadım. Ablam beni götürüp zorla evlendirdi.”
Evlendikten 2 yıl sonra boşanan G., o süreci ise şöyle anlatıyor: “Kayınlarım, yengelerim döverdi beni. Dayanamayıp boşandım. Beni kürekle dövüyorlardı. Bunlara rağmen dayandım. Baktım olacak gibi değil bıraktım. Oğlum en son 3 yaşındayken babasını gördü. Aramıyor sormuyor. Oğlum sara hastası, çok üzülüyor, nöbet geçiriyor. Yine de eski eşimi arattım, gelip oğlumu görsün diye, ama oğlum istemedi. ‘Bunca yıldır yoksa artık olmasın” dedi.”