Küresel iklim değişikliği ile artan sıcaklıklar ve bununla birlikte artan buharlaşma nedeniyle barajlardaki doluluk oranı azaldı. Kuraklıktan etkilenen bölgelerden biri de Van Gölü Havzası. Aşırı sıcaklıkların hissedildiği havzada birçok su kaynağı ya tamamen kurudu ya da kurumak üzere. Kentte bulunan Değirmigöl ve Akgöl gibi göller tamamen kururken, daha büyük ölçekli göllerde ise büyük oranda bir su kaybı yaşandı.
Türkiye’nin en büyük gölü olan Van Gölü de bu durumdan nasibini alıyor. Göldeki çekilme yer yer 25 kilometreyi buldu. Gölün son yıllarda yaşadığı alan kaybı ise 100 kilometrekare civarında. Çekilmenin en çok hissedildiği yerlerde tarihi eserler ortaya çıktı.
Van Gölü’nü besleyen dereler ve akarsular da kuruyor. Bendi-Mahi çayı, Zilan ve Karasu çayları kuraklığın en bariz gözlemlendiği yerler. Yaşanan kuraklık bölgedeki sazlık alanları tahrip ederek havzada yaşayan canlıların yaşamını tehdit ediyor.
Kentte faaliyet yürüten Dirençli Kentler Topluluğu Derneği, kuruyan su kaynaklarından biri olan Bend-i Mahi Çayı’na ilişkin düzenlediği raporu kamoyu ile paylaştı. Dernek binasında açıklamada Bend-i Mahi çayının ekosistem zenginliğine dikkat çekildi.
“Balık türlerinin üremesi tehlike altında “
Çayın, endemik bir tür olan ve her yılın bahar aylarında yumurtlamak için tatlı sulara göç eden İnci Kefali için bir yaşam alanı olduğuna dikkat çekildi ve bu yıl yaşanan kuraklıktan ötürü balık türünün riske girdiği belirtildi. “Van Gölü’ne özgü endemik canlı türlerinin varlığını korumak adına bu akarsuya sahip çıkmak toplumsal bir sorumluluktur. Fakat ne yazık ki özellikle son yıllarda akarsu debisinin oldukça azalması, bu canlıların tükenme riskini beraberinde getirmiştir. Akarsu debisinin azalmasının başlıca sebepleri vardır. Kuraklık, küresel ısınma, hidroelektrik santrali ve bilinçsiz tarla sulama faaliyetleri bu sebeplerdendir. Balık göçünün sorunsuz tamamlanması için belirli bir su seviyesine ihtiyaç vardır. Bu seviye ortalama 1 metre derinliktir. Özellikle, balık göçünün yaşandığı yaz aylarında akarsudan tarla sulama suyu olarak faydalanılmakta, bilinçsiz ve kontrolsüz yapılan bu sulama faaliyetleri yüzünden akarsu kuruma seviyesine gelmiştir. Su seviyesinin az olduğu, göçün ilk evresi olan larvaların akarsu bölgesine taşınacağı dönemde, zaten zorlu olan göç yolculuğu daha da zorlaşmakta ve oranı azımsanmayacak miktarda balık göç esnasında ölmektedir. Göçün ikinci evresi olan larvaların Van Gölü’ne dönmesi evresinde ise, akarsuyun büyük bir bölümünde su hiç kalmamaktadır. Dolayısıyla göç tamamlanamamakta ve larvaların tamamı ölmektedir. Bu durum balık türlerinin üreme olayının tamamıyla durması ve balık neslinin tükenmesi demektir.”
“İnsanlık suçu işleniyor “
Çay üzerinde buluna HES’lerin ve sulama regülatörlerinin yarattığı tahribatı da konu edinen raporda, “Bilinçsiz tarla sulama faaliyetleri karşında, yetkililerin acil önlem ve eylem planlarını devreye alması elzemdir. Devlet Su İşleri 17. Bölge Müdürlüğü tarafından Bendi Mahi çayının 8 kilometresine kurulan sulama regülatörleri, bölge sulama kanallarına su vermektedir. Fakat yerinde yaptığımız incelemelerde, regülatör kapaklarının tamamının kapatıldığı bu sebeple de akarsuyun kuruduğu, balık larvalarının Van Gölü’ne ulaşabilecekleri tek yolun kesildiği gözlemlenmektedir. Tarım arazilerinin sulanması düşünülürken balıkların üremesine ve Van Gölü’nün can damarının akmasına engel olunmaktadır. Bu durum, DSİ Genel Müdürlüğü 3094 sayılı ‘Su Tahsisleri Hakkındaki Yönetmelik’e aykırıdır. Van Gölü’nün endemik canlılarını hedef alan bu uygulama, balık göçünün ve üremesinin önündeki temel engeldir. Tarlaların sulanması ve arazi verimliliği elbette önemlidir. Fakat suyun tamamını kesmek, tarihten miras kalan İnci Kefali balığı ve diğer balık türlerinin göç ve üreme evrelerini tamamıyla engellemek, önlem almamak, geleceğimize miras bırakacağımız tüm güzellikleri yok etmektedir. Bu da bir insanlık suçudur” ifadelerine yer verildi.
Haber Merkezi