Türkiye’de Kooperatifçiliğin Ekonomik Kalkınmadaki Önemi

featured

Türkiye’nin Kırsal Kalkınma ve Ekonomik Büyüme Konularında Yaşadığı Değişimleri Anadolu Kalkınma Kooperatifi Başkanı Nilay Ateşoğulları ile konuştuk.

Mehmet Bidav: Merhaba Nilay Hanım. Anadolu Kalkınma Kooperatif Başkanlığını yapıyorsunuz. Kooperatifçilik üzerine epey bir deneyiminiz var. İlk olarak, devlet işletmeleri bir dönem Türkiye ekonomisinde çok etkiliydi, nasıl buluyorsunuz devlet işletmelerini? Neden kapatıldı veya etkisizleşti bu işletmeler?

Nilay Ateşoğulları: Merhaba Mehmet Bey. Atatürk döneminde kurulan devlet işletmeleri, çeşitli avantajlar sunarak Türkiye’nin ekonomik kalkınmasına katkı sağladı. Bu işletmeler, öncelikle ekonomik büyümeyi desteklemiş, üretim kapasitesini artırmış ve işsizliği azaltmıştır. Aynı zamanda stratejik sektörlerde faaliyet gösteren bu işletmeler, ülkenin bağımsızlığını ve ulusal güvenliğini sağlama konusunda da önemli bir rol oynamıştır.

Ancak, zaman içinde Türkiye’nin ekonomik politikalarında değişiklikler yaşanmıştır. Özellikle 1980’lerden itibaren özelleştirme ve liberalleşme politikaları hız kazanmıştır. Bu politikalar çerçevesinde birçok devlet işletmesi kapatılmış veya özelleştirilmiştir. Bu süreç, özel sektörün ekonomide daha etkin bir rol oynaması ve rekabetin artması amacıyla başlatılmıştır.

Özelleştirme ve liberalleşme politikalarının uygulanmasıyla birlikte, bazı devlet işletmeleri özel sektöre devredilmiş veya kapanmıştır. Bu, ekonomik yapıda değişikliklere yol açmış ve özel sektörün daha fazla katılımını teşvik etmesine karşın bazı işletmelerin kapanmasıyla sonuçlanmış ve istihdam kaybına neden olmuştur.

Sonuç olarak, Atatürk döneminde kurulan devlet işletmeleri ekonomik kalkınma ve istihdam sağlama konularında önemli rol oynamış olsa da değişen ekonomik politikaların etkisiyle birçoğu zaman içinde özelleştirilmiş veya kapatılmıştır. Bu süreçler, Türkiye’nin ekonomik yapısında önemli değişikliklere yol açmıştır.

Mehmet Bidav: Devlet eliyle üretimin desteklenip desteklenmemesi konusundaki veya destek şekline ilişkin fikirlerinizi öğrenebilir miyiz?

Nilay Ateşoğulları: Devlet eliyle üretim, özellikle stratejik sektörlerde, ekonomik kalkınma ve ulusal güvenlik açısından önemli olabilir. Ancak, bu destekleme sürecinde etkin yönetim, şeffaflık ve rekabet koşullarına dikkat edilmelidir.

Devletin üretimi desteklemesi, stratejik sektörlerdeki ekonomik kalkınma ve ulusal güvenlik bağlamında büyük öneme sahiptir. Bu destek, yerli üretimin teşvik edilmesi ve ekonominin istikrarının sağlanmasına yardımcı olabilir. Ancak, bu süreçte etkin yönetim büyük bir rol oynamalıdır. Devletin kaynaklarını doğru ve verimli bir şekilde kullanarak, üretimin sürdürülebilirliğini ve büyümesini sağlamak kritik bir faktördür. Ayrıca, şeffaflık ve hesap verebilirlik prensipleri, devlet destekli üretimde güvenin ve adil rekabetin korunmasına yardımcı olur. Rekabet koşullarının adil ve açık tutulması, piyasa dengesini sağlamak için gereklidir. Bu nedenle, devlet eliyle üretimi desteklerken bu ilkelerin göz önünde bulundurulması önemlidir.

Mehmet Bidav: Özelleştirmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Nilay Ateşoğulları: Özelleştirme süreci, genellikle devlete ait işletmelerin özel sektöre devredilmesi veya hisselerinin sermaye piyasasına açılması anlamına gelir. Bu süreç, devletin doğrudan işletmeciliğinden çekilerek özel sektöre daha fazla alan açar. Bu dönüşüm, ekonomik alanda önemli etkiler yaratabilir.

Özelleştirmenin avantajlarından biri, rekabetin artışıdır. Özel sektörde faaliyet gösteren işletmeler, genellikle daha verimli çalışma baskısı altındadır ve bu da ürün ve hizmet kalitesinin artmasına ve maliyetlerin düşmesine yol açabilir. Rekabet, tüketiciye daha fazla seçenek sunabilir ve fiyatların daha rekabetçi olmasına yardımcı olabilir.

Ancak, özelleştirme sürecinin bazı sektörlerde üretimin azalmasına neden olabileceği de unutulmamalıdır. Özellikle kritik hizmetlerin sunumu (örneğin, enerji veya su temini gibi) konusunda özelleştirme, bazı eleştirmenler tarafından dikkatlice ele alınması gereken bir konu olarak görülür. Bu hizmetlerin özel sektör tarafından yönetilmesi, bazı bölgelerde hizmet eksikliğine yol açabilir.


Özelleştirme sürecinin başarısı, dikkatli planlama, etkin yönetim ve şeffaflık gerektirir. Aynı zamanda, kamuoyunun bu sürece dahil edilmesi ve sosyal etkilerin göz önünde bulundurulması önemlidir. Bu şekilde, özelleştirme, rekabeti artırırken ekonomik etkinliği teşvik edebilir ve toplumun genel refahına katkı sağlayabilir.

Mehmet Bidav: Kooperatifler ile dayanışma ekonomisi ve karma ekonomi nasıl geliştirilebilir?

Nilay Ateşoğulları: Kooperatifler ve dayanışma ekonomisi, toplumların ekonomik kalkınma ve sosyal refahını artırma potansiyeline sahip önemli araçlardır. Bu önemli konuların gelişimi için bir dizi strateji ve destek mekanizması uygulanabilir.

İlk olarak, eğitim programları kooperatiflerin ve dayanışma ekonomisinin yaygınlaşmasında temel bir rol oynar. Çiftçilerden işletme sahiplerine, kooperatiflerin faydalarını ve nasıl kurulacağını öğreten eğitimler düzenlenmelidir. Ayrıca, yönetim becerileri ve finansal okuryazarlık konularında eğitimler sağlanarak, kooperatif üyelerinin etkin bir şekilde yönetimde rol almaları teşvik edilmelidir.

Mali destek, kooperatiflerin başarısını artırmak için kritik bir faktördür. Kooperatiflerin kurulması ve işletilmesi için düşük faizli krediler veya hibe programları sunularak finansal engelleri aşmalarına yardımcı olunabilir. Bu destek, kooperatiflerin büyümesini ve sürdürülebilirliğini sağlayabilir.

Teknolojik altyapının geliştirilmesi, kooperatiflerin daha verimli çalışmasına yardımcı olabilir. İş birliği ağları ve dijital platformlar, üyeler arasında iletişimi kolaylaştırabilir ve pazarlama olanaklarını genişletebilir. Bu sayede, kooperatifler daha geniş bir müşteri tabanına ulaşabilir ve rekabet güçlerini artırabilirler.

Karma ekonomiyi teşvik etmek için, kamu-özel iş birliği önemlidir. Devlet, kooperatiflere destek vererek ve düzenlemeleri kolaylaştırarak bu iş birliğini artırabilir. Ayrıca, yatırım teşvikleri ve vergi avantajları, kooperatiflerin büyümesini teşvik edebilir.

Sosyal girişimcilik, toplumsal sorunlara çözüm arayan kooperatiflerin ve işletmelerin büyümesini desteklemek için önemlidir. Bu tür girişimciler, sürdürülebilirlik ve toplumsal fayda odaklı projeleri hayata geçirebilirler. Bu nedenle, sosyal girişimcilik ekosistemi geliştirilmeli ve teşvik edilmelidir.

Sonuç olarak, kooperatiflerin ve dayanışma ekonomisinin gelişimini teşvik etmek için çok yönlü bir yaklaşım gereklidir. Eğitim, mali destek, teknolojik altyapı, iş birliği ve sosyal girişimcilik gibi faktörler bir araya gelerek, bu modellerin ekonomik kalkınma ve toplumsal refah açısından daha fazla katkı sağlamasını sağlayabilir. Bu çabalar, daha adil ve sürdürülebilir bir ekonomik geleceğe yol açabilir.

Formun Altı

Mehmet Bidav: Cumhuriyet’in ilk yıllarında devletin kooperatif girişimciliğine verdiği destekler hakkında bilgi verebilir misiniz?

Nilay Ateşoğulları:

Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olarak, ülkenin ekonomik kalkınmasını desteklemek amacıyla çeşitli politika ve projelere öncülük etti. Kooperatifçilik de bu politikalardan biriydi ve Atatürk, kooperatifçiliği ülkenin ekonomik ve sosyal kalkınması için önemli bir araç olarak gördü. İşte Atatürk’ün kooperatif girişimciliğine verdiği destekleri şöyle sıralayabiliriz:

  • Ziraat Kooperatifleri Kanunu (1924): Atatürk döneminde, 1924 yılında “Ziraat Kooperatifleri Kanunu” çıkarıldı. Bu kanun, tarımsal üretimi desteklemek amacıyla çiftçiler arasında dayanışma ve iş birliğini teşvik etmek için ziraat kooperatiflerinin kurulmasını düzenledi.
  • Kooperatifçilik Teşkilatı Kurulması (1925): 1925 yılında, Türkiye’de kooperatifçiliği teşvik etmek amacıyla “Kooperatifçilik Teşkilatı” kuruldu. Bu teşkilat, kooperatiflerin kurulması, yönetimi ve desteklenmesi için rehberlik sağlamakla görevliydi.
  • Kooperatifçilikle Kalkınma İdeali: Atatürk, kooperatifçilik modelini sadece ekonomik bir araç olarak görmüyor, aynı zamanda bu modelin toplumsal kalkınma ve dayanışma açısından da önemli olduğuna inanıyordu. Kooperatifler, yerel toplulukları güçlendirme ve sosyal dayanışmayı artırma potansiyeline sahipti.
  • Kooperatif Eğitimi: Atatürk, kooperatifçiliğin başarılı olabilmesi için eğitim ve bilinçlendirme önemli olduğuna inanıyordu. Bu nedenle, kooperatifçilikle ilgili eğitim programları ve kampanyalar düzenlenerek, çiftçiler ve diğer kooperatif üyeleri bilgilendiriliyordu.
  • Tarım ve Sanayi Kooperatifleri: Atatürk döneminde hem tarım hem de sanayi sektörlerinde kooperatiflerin kurulması desteklendi. Özellikle tarım kooperatifleri, çiftçilere ortaklaşa üretim ve pazarlama imkânı sağlayarak ekonomik kalkınmalarını destekledi.

Atatürk’ün kooperatifçilik alanındaki bu destekleri, Türkiye’nin ekonomik ve toplumsal kalkınmasına katkı sağlamış ve kooperatifçilik kültürünün oluşmasına öncülük etmiştir. Kooperatifçilik, günümüzde de Türkiye’nin çeşitli sektörlerinde etkin bir rol oynamaktadır.

Mehmet Bidav: Kooperatiflerin geliştirilmesi için başlanan çabaların neden gerilediğini düşünüyorsunuz?

Nilay Ateşoğulları: Kooperatifçilikteki gerilemenin altında yatan faktörler oldukça karmaşıktır. İlk olarak, ekonomik ve teknolojik değişimler, bireysel girişimciliği ve rekabeti ön plana çıkarmış, bu da kooperatif modellerini zorlamıştır. Günümüzde, bireyler genellikle kendi işletmelerini kurmayı tercih ediyorlar ve teknolojinin sağladığı olanaklarla daha bağımsız hale geliyorlar. Bu nedenle, kooperatiflerin cazibesi azalmış gibi görünüyor.

Ayrıca, birçok kooperatifin iç işleyişi ve yönetiminde yaşanan sorunlar, şeffaflık eksikliği ve etkin pazarlama stratejilerinin oluşturulamaması gibi iç dinamikler de kooperatiflerin gerilemesine katkıda bulunmuştur. Yetersiz yönetim, üyeler arasında güven kaybına neden olabilir ve kooperatiflerin verimli çalışmasını engelleyebilir. Aynı zamanda, modern pazarlama tekniklerini kullanma konusundaki eksiklikler, ürünlerin veya hizmetlerin rekabetçi bir şekilde tanıtılmasını zorlaştırabilir.

Bununla birlikte, devlet politikalarının halkçı yaklaşımlardan uzaklaşması da kooperatifçiliği etkileyen bir diğer faktördür. Kooperatiflerin desteklenmesi ve teşvik edilmesi, genellikle devlet politikalarına bağlıdır. Bu politikalardaki değişiklikler, kooperatiflerin gelişimini olumsuz yönde etkileyebilir.

Sonuç olarak, kooperatifçilikteki gerileme hem dışsal hem de içsel faktörlerin bir kombinasyonundan kaynaklanmaktadır. Bu faktörlerin anlaşılması ve ele alınması, kooperatiflerin sürdürülebilirliğini sağlamak için önemlidir.

Mehmet Bidav: Ülkemizde kooperatifçiliğin ilerlemesi için neler yapılabilir?

Nilay Ateşoğulları: Kooperatifçilik, sürdürülebilir ekonomik kalkınma için önemli bir araçtır. Bu nedenle, kooperatifçiliğin ilerlemesi için çeşitli stratejiler izlenmelidir. Öncelikle, çiftçilere ve girişimcilere kooperatiflerin avantajları ve işleyişi hakkında ayrıntılı bilgilendirme kampanyalarına ağırlık verilmelidir. Bu, potansiyel üyelerin kooperatiflerin sağladığı faydaları anlamalarını ve katılım isteği uyandırmalarını teşvik edecektir.

Ayrıca, kooperatiflerin kurulması ve sürdürülmesi için finansal destekler sunulmalıdır. Bu, kooperatiflerin sermaye ihtiyaçlarını karşılamalarına yardımcı olacak ve başarılı bir şekilde faaliyet göstermelerini sağlayacaktır. Aynı zamanda, kooperatif üyelerinin işletme ve yönetim konularında yetkinlik kazanmalarını teşvik etmek amacıyla eğitim programları düzenlenmelidir. Bu programlar, üyelerin kooperatiflerini etkili bir şekilde yönetmelerine ve büyütmelerine yardımcı olacaktır.

Kooperatifçilik hareketinin ilerlemesi için bilinçlendirme, finansal destekler ve eğitim gibi stratejiler bir arada kullanılmalıdır. Bu, kooperatiflerin sürdürülebilirliklerini artırmak ve ekonomik kalkınmaya katkı sağlamak için önemlidir.

Mehmet Bidav: Anadolu Kalkınma Kooperatifi olarak siz hangi çalışmaları gerçekleştiriyorsunuz?

Nilay Ateşoğulları: Anadolu Kalkınma Kooperatifi olarak, öncelikle tarımsal üretimi destekleyen kooperatiflerin kurulumunu ve yönetimini teşvik ediyoruz. Çeşitli eğitim programları düzenleyerek çiftçilerin ve üreticilerin kooperatif modeline daha yakından aşina olmalarını sağlıyoruz. Ayrıca, üreticiler arasında iş birliği ağları oluşturarak pazarlama olanaklarını artırmayı hedefliyoruz. Finansal destek mekanizmaları ve projelerle, kooperatiflerin güçlenmesini ve sürdürülebilir kalkınmaya katkıda bulunmalarını sağlamak için çalışıyoruz.

Mehmet Bidav: Nilay Hanım çalışmalarınızda başarılar dileriz ve Anadolu’ya kırsal kalkınma hamlesi olarak çıktığınız yolda katkı sunacağınıza inanıyoruz.

Nilay Ateşoğulları: Mehmet Bey, nazik düşünceleriniz için teşekkür ederiz. Kırsal kalkınma ve kooperatifçilik gibi alanlarda çalışmalarımıza olan desteğiniz bizim için çok önemli. Anadolu’ya katkı sağlama amacımızı sürdürmekte kararlıyız ve bu yolda toplumun dayanışması ve iş birliği büyük bir öneme sahiptir. Sizin gibi destekçilerle birlikte çalışarak daha sürdürülebilir ve kalkınmış bir geleceğe katkıda bulunmayı hedefliyoruz. İlginiz ve iyi dilekleriniz için teşekkür ederiz.

Söyleşi: Mehmet Bidav

Türkiye’de Kooperatifçiliğin Ekonomik Kalkınmadaki Önemi

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Munzur Press ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!