Özellikle son zamanlarda hava sıcaklıklarının 40 dereceyi bulduğu Şırnak, Diyarbakır ve Urfa illerinde boğulma olayları yaygınlaşmaya başladı. Son on gün içerisine Diyarbakır’da 3 liseli genç, Şırnak’ta 2 çocuk boğularak hayatını kaybetti. Urfa ise boğulma vakalarıyla sık sık gündeme gelen kentlerden biri.
Diyarbakır’da cankurtaran olarak çalışan A. B., boğulma nedenlerinin su seviyesinin yükselmesinden ve kum ocaklarının suyun akış yönünü değiştirmesine dolayı kaynaklandığını söyledi.
“En çok genç nüfus etkileniyor”
Cankurtaran A. B., boğulma vakalarının en çok yaz mevsiminde yaşandığını söyleyerek, “Güneydoğu Anadolu bölgesinde her yıl onlarca kişi serinlemek amacıyla girdiği deniz, göl, baraj, gölet akarsu ve su birikintilerinde boğularak hayatını kaybediyor. Özellikle yaz aylarında su kaynaklarının çok olduğu yerlerde sıklıkla boğulma vakaları yaşanıyor. Boğulma olaylarında daha çok genç nüfus etkileniyor.” dedi.
“Kum ocakları denetlenmeli”
A. B., konuşmasını şöyle sürdürdü: “Diyarbakır sınırları içerisinde geçmekte olan Dicle Nehri’nde de her yıl onlarca can kaybı yaşanıyor. Nehirde su seviyesinin yükselmesine neden olan baraj kapaklarının açılması sonucu ani su seviyesinin yükselmesi ciddi anlamda boğulmalara neden oluyor. Yine kum ocakları tarafından nehirde yapılan çalışmalar sonucunda derinliklerin oluşmasıyla boğulma vakaları yaşanıyor. Kum çıkaran iş makinelerinin neden olduğu derin çukurlar, bunun farkında olmayan çocukları bir anda yutuyor. Kum ocakları tarafından suyun akış yönünün değiştirilmesi de boğulma olaylarında en çok rastlanan sebeplerden biri. Boğulma vakalarının önüne geçmek için öncelikle baraj kapakları açılmadan önce bilgilendirmelerin yapılması gerekir. Ardından suyun her iki tarafına belli aralıklarla uyarıcı levhaların yerleştirilmesi lazım ve kum ocakları tarafından yapılan çalışmalar ile ilgili sıkı bir denetim yapılmalı.”
“Tüm sorumluluğu vatandaşlara yüklemek mümkün değil”
Diyarbakır Barosu avukatlarından Ali Eşsiz, boğulma vakalarının sosyal risk olarak değerlendirilecek aşamaya geldiğini söyledi. Eşsiz, “Boğulma vakalarında hayatını kaybedenlerin büyük oranda çocuk ve genç yaşta insanlar olması toplumu vicdanen rahatsız ediyor. Boğulmak üzere olan insanları kurtarmaya çalışanların dahi boğularak hayatını kaybettiğini görüyoruz. Bu durumda tüm sorumluluğu vatandaşlara yüklemek mümkün değil.”
“Sadece uyarı levhalarını koymakla idare, sorumluluktan kurtulamıyor”
“Bu husus artık sosyal risk olarak değerlendirilecek aşamada. Irmaklar, sulama kanalları gibi yerlerde hiçbir önlemin alınmadığı ve insanların kazayla dahi düşebileceği yerler mevcut. Bu durumda da idarenin sorumluluğu doğuyor. (İdareden kastım; DSİ, belediye, kamu şirketi veya herhangi özel bir şirket olabilir.) Bunu sadece uyarı levhalarını koymakla idare, sorumluluktan kurtulamıyor. İdarenin belirli aralıklarla suya girilen alanlara fiziki engel bırakılmalı, tel örgü veya duvar gibi. Ayrıca, kum ocakları tarafından nehirlerde yapılan çalışmaların yasal izninin olması lazım. Olmaması durumunda kum ocağındaki yetkililerin sorumluluğu doğacak.”
“İdarenin bu vakalarda sorumluluğu, gerekli tüm önlemleri almış olsa dahi idarenin kusursuz sorumluluğu kapsamında değerlendirilir. İdarenin hukuki sorumluluğu ile beraber ihmali bulunan yetkililerin Türk Ceza Kanunu madde 257/2 uyarınca cezai sorumluluğu da mevcut.” dedi.
Bir yılda 49 kişi boğularak hayatını kaybetti
Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) istatistiklerine göre, suda boğulma vakalarının büyük çoğunluğu İç Anadolu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki gölet, sulama kanalı, baraj gibi yerlerde meydana geliyor. AFAD istatistiklerine göre sadece 2017 yılı içerisinde 49 kişi suda boğularak hayatını kaybetti.
AFAD’a göre boğulma vakalarına karşı alınması gereken önlemler
*Baraj kapakları açılmadan önce bilgilendirmelerin önceden yapılması lazım.
* Kum ocakları tarafından yapılan çalışmalar ile ilgili sıkı bir denetim yapılmalı.
* Tanımadığınız bir suya tek başınıza yüzmeye gitmeyiniz.
* Dibini bilmediğiniz bir suya tepe üstü dalış yapmayınız.
* İyi bir yüzücü olduğunuzu ispatlamaya çalışmayınız. Tehlikeli numaralar yapmaktan ve uzaklara açılmaktan kaçınınız.
* Deniz yatağı ve deniz simidi gibi içi hava doldurulmuş plastik yüzücülere güvenip kendinizi suyun kucağına bırakmayınız. Siz farkında olmadan, rüzgar ve akıntı, üzerinde güneş banyosu yaptığınız plastik yatağı veya botu uzaklara sürükleyebilir.
* Şaka niyetiyle de olsa, hiç kimseyi habersiz suya itmeyiniz.
* Suya birden bire dalmayınız. Su ile vücudunuz arasındaki ısı farkı çoğu zaman fenalaşmanıza ve paniğe kapılarak boğulmanıza sebep olur.
* Yüzerken, küçük çapta da olsa, fenalık hissettiğiniz an sudan çıkınız.
* Boğulmak üzere olan ve çırpınan birini gördüğünüz zaman, bu konuda tecrübeniz yoksa kurtarmak için suya dalmayınız. Zira boğulmak üzere olan kazazede, can havliyle size tutunmaya çalışacak ve sizin de kendisi ile birlikte boğulmanıza sebep olabilecektir.”
* Boğulmak üzere olan birini gördüğünüz zaman elinizin altında ve çevrenizde onu kurtarmada işe yarayacak ne varsa kullanın. Bir dal uzatabilir, bir tahta parçası veya can simidi atabilir, bir halat kullanabilirsiniz.
*Elinizden hiçbir şey gelmezse bağırarak başkalarından yardım isteyin.”
A. B. güvenlik nedeniyle isminin gizlenmesini istedi.
NORŞİN ÖNCEL