Atanamayan öğretmenlerin özel sektörde çalışırken karşı karşıya kaldıkları hak ihlaller sık sık tartışma konusu. Bu sorunlar, kendilerini yeni nesil ve çoğulcu bir sendika olarak tanımlayan, 2021 yılının Ağustos ayında kurulan Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası ( Öğretmen Sendikası) sayesinde birkaç yıldır daha görünür olmaya başladı. Başta taban maaş sorunu olan özel sektör öğretmenleri Ağrı’da ne gibi hak ihlalleri karşı karşıya? Öğretmen Sendikası Ağrı Temsilcisi Burhan Demir’e sorduk.
Taban maaş gibi temel sorunları dışında bölgedeki özel sektör öğretmenlerinin başka sorunlar ile de karşı karşıya olduğunu belirten Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası Ağrı Temsilcisi Burhan Demir;”En büyük sorunumuz taban maaşın olmaması fakat taban maaş dışında da bir çok sorunumuz mevcut. Örneğin; çalıştığımız kurumlarda farklı sıfatlarla çalıştırılıyoruz. Kiminde çaycı, kiminde temizlik hizmetlisi kiminde de büro memuru gibi sıfatlar ile çalıştırılıyoruz. Mevsimlik işçi gibi 10 aylık sözleşmelerle çalışmaya mecbur bırakılıyoruz. Kurum ve kuruluşların kamu öğretmenlerine sağladığı hizmetlerin hiç birinden faydalanamıyoruz” ifadelerini kullandı.
“ Güvencesiz çalışıyorlar, mobbinge maruz kalıyorlar”
Demir, mobinge uğradıklarını söyledi ve şöyle devam etti; “ Kurumlarda mobbinge uğruyor ve ağır iş yükü altında çalıştırılıyoruz. Kurumların öğretmenleri sigortasız çalıştırması, sigortalı çalıştırıldığında ise SGK primlerinin parasını öğretmenin maaşından kesmesi gibi uygulamalara da denk geldik. Millî eğitim bakanının özel sektor öğretmenlerini dışlayan söylemlerde bulunması ise kurum sahiplerinin bu hak ihlallerinde daha cesur davranmalarına yol açtı.Günümüz ekonomik koşullarında kamudaki meslektaşının 3/1 i maaşına çalıştırılan öğretmenler ne yazık ki bu maaşı bile aylarca alamıyor. Mesai saati kavramının olmadığı bir dünyada yaşayan özel sektör öğretmenleri gece 12′ de bile veli tarafından aranabiliyor ve bu çalıştığı kurum tarafından öğretmenin bir göreviymiş gibi lanse ediliyor” diyor.
“Asgari ücretin altında ücret veren kurumlar var ”
Asgari ücretin altında da maaş veren kurumların olduğuna dikkat çeken Demir, şu örnekleri veriyor: “Ağrı’da asgari ücret veren kurumlar, asgari ücretin altında maaş veren kurumlar ve asgari ücretin 200-300 lira üstünde maaş veren kurumlar da var. Bu çeşitliliğin en büyük sebebi taban maaş yasasının olmaması. Ağrı’da dershane, kurs, kolej ve kreşlerde genellikle asgari ücretin altında maaş veriliyor. Rehabilitasyon merkezlerinde asgari ücret ve 200-300 lira üstünde maaşlar veriliyor genellikle”
Sadece Ağrı’da değil bölgenin diğer illerinde de toplu taşıma araçlarındaki indirimlerden yararlanamadıklarına vurgu yapan Demir: “Bölge illerinde (Ağrı,Iğdır Kars vs.) toplu taşıma araçlarındaki indirimlerden özel sektör öğretmenleri yararlanamıyor. Bu da ekonomik olarak büyük bir külfet demek. MEB ve özel öğretim kurumları tarafından örgütlü, bilinçli bir şekilde özel sektör öğretmenleri bu konuda da mağdur ediliyor. Sadece topluma taşıma değil bir çok hakkımız elimizden alınmış.Örneğin; müze girişlerinde de indirim uygulanmıyor bize. Öğrencilerimiz indirimli giriyor ama biz değil. Komedi gibi bir şey. Özel sektör öğretmenleri, yok sayma politikası ile karşı karşıya bırakılmış bir kesimdir…Ama biz varız ve yaşamak zorundayız. Tüm haklarımızı alana kadar sendikal mücadelemiz devam edeceğiz” sözleri ile hem karşı karşıya kaldıkları mağduriyetlerini hem bu mücadelenin devam edeceğini dile getiriyor.
“Ucuz işgücü olarak görülüyoruz”
Sadece Ağrı değil Türkiye geneli özel sektör öğretmenlerinin ucuz işgücü olarak görüldüğünü dile getiren Demir, konuşmasına şöyle devam ediyor; :”Gelinen noktada sadece Ağrı’da değil Türkiye genelinde özel sektör öğretmenleri ucuz iş gücü olarak görülüyor. Kurum sahiplerinin iş görüşmelerinde ‘sen olmasan başkası zaten gelip bu paralara çalışır ‘ söylemini çok duyuyoruz. İnsanların mecburiyetlerini gayri ahlaki şekilde kullanmak, bundan faydalanmak ise kurum sahiplerinin başvurduğu öğretmenleri ucuz işgücü olarak görme politikalarından biridir. Fakültelere ihtiyaçtan fazla öğretmen adayının alınması, karne dağıtır gibi sertifika ve formasyon belgelerinin dağıtılması da özel sektörde öğretmenlerin ucuz iş gücü durumuna düşmesine neden olmuştur. Millî Eğitim Bakanlığı’nın eğitim politikaları bizleri patronlar karşısında güçsüz duruma düşürüyor.
Bir iş başvurusunda birden çok başvuru olunca patronlar en ucuza çalışan öğretmeni seçiyorlar. Özellikle yeni mezun olmuş öğretmenler tercih ediliyor. Burada da ayrı bir suistimal var”.
İsmini vermek istemeyen öğretmen: Emeği sömüren bir düzen var
10 yıl gibi bir süredir Ağrı’da özel sektörde çalışan ve ismini vermek istemeyen bir öğretmen de karşı karşıya kaldıkları sorunları şu şekilde anlattı; “Ben de Ağrı merkezde 10 yıllık bir tecrübeyle çeşitli özel öğretim kurslarında çalıştım, çalışıyorum da. Ağrı’daki kolejlerden de tecrübem var. Ülke genelinde olduğu gibi Ağrı’da da öğretmenin emeğini sömüren bir düzen işliyor tabii ki.” Öğretmen, kentte yaşadıklarını şu sözlerle sıraladı:
“Mesai kavramı çok kötü mesela. Sabah 08;00 akşam 17:30 aralığında dersler soru çözümleri oluyor. Söz gelimi MEB’de çalışan arkadaşlarımız dersleri olduğunda kuruma giderken bizler sabah 08.00’de kurumda oluyoruz. Ya da MEB’deki öğretmenin dersi saat 11.00’de başlıyorsa o öğretmen o saatte kuruma gider ama özelde çalışan öğretmen dersi 11.00’de olsa dahi sabah 08:00’de gidip akşam 17:30’a kadar kurumda kalıyor.
Öğretmenin kesinlikle robotlaştığı bu sistemde bir problemi varsa dahi kuruma yansıtmamalı, enerjisi düşük olmamalı. Öğrenci karşısında tabiri caizse şov yapmalı. Bu anlamda idareler tarafından bir mobbing uygulaması söz konusu.
Fazla ders saati ve az maaş problemi var..Öğleden sonraki soru çözüm saatleri de sayılırsa bazı arkadaşlarımız haftada 70-80 saat civarı ders vermiş oluyor. Tabi ki bunun dışında teneffüs aralarında da öğretmene soru gelir ve öğretmen dinleniyorum diye ertelerse öğrenci ve idare tarafından tepki ile karşılanabiliyor. Bu yoğun çalışma şekline rağmen öğretmenler haftanın 6 günü çalışıp asgari ücret bile alamıyor.
Düşük maaş ve kötü çalışma koşulları neticesinde bir itibar problemi de doğuruyor. Veli ve öğrencide en ufak bir problemde “atanamamış başarısız bir öğretmendir zaten o algısı” oluşuyor.
Sigorta düzensiz yatırılıyor. Yaz maaşı yok. Üstelik yazın kurs adı altında öğretmenler çalıştırılıyor.
Resmi tatillerde yasak olmasına rağmen öğretmenler izin almıyor ve zoraki bir şekilde çalıştırılıyor.
Öğretmenlere izin konusunda sıkıntılar çıkartıyorlar. Arkadaşlarımıza hastane randevularınızı veya resmi işlerinizi pazartesi (dershanelerin tatil günü, kimisi cuma günü yapıyor) ye denk getirin denildi.
Patronlar sene sonunda birbirleri ile toplanıp öğrenci kayıt ücretleri noktasında ve öğretmen maaşları noktasında anlaşıyorlar. Örneğin tüm kurumlar 30000’den aşağıya öğrenci almayalım diyerek kayıt fiyatlarını yükseltiyor. “
“ Düşük ücrete mecbur bırakılıyoruz”
Öğretmenlerin düşük ücretlere mecbur bırakıldığını belirten eğitim emekçisi, maruz kaldığı sorunları verdiği örnekle açıklıyor; “Patronlar öğretmene en fazla 5000 TL vereceğiz diyor anlaşıyor. X kurumunda çalışan A kişisi patronun teklifi kabul etmeyip başka yerlere CV bıraktığında – tüm patronlar anlaştığı için o yeni kurum da aynı fiyatı ya da daha aşağısını söyleyip öğretmeni o fiyatı kabul etmeye zorluyor. A kişisi de istemeden bu oyuna yenilmiş oluyor diyelim.
Ve daha birçok problemle mücadele ediyoruz. Özelde çalışan öğretmenler olarak temennimiz yasal bir düzenleme ile taban maaş uygulaması ile emeğimizin karşılığının bize teslim edilmesi. Hak mağduriyetimizin giderilmesi “
İhsan Birgül/ Ağrı