1. Haberler
  2. Genel
  3. Munzur Vadisi Milli Parkı kriterleri karşılamasına rağmen Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alınmıyor

Munzur Vadisi Milli Parkı kriterleri karşılamasına rağmen Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alınmıyor

UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde Türkiye’den 21 alan bulunuyor. Karma ve doğal miraslardan oluşan geçici listede ise 79 farklı yapı/alan bulunuyor. Munzur Vadisi Milli Parkı ise kriterleri karşılamasına rağmen listeye alınmıyor.

Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunması Sözleşmesi’ne göre oluşturulan ve Dünya Mirası Komitesi (DMK) tarafından belirlenen Dünya Mirası Listesi’nde Dünya Miras Alanı olarak ilan edilen 1199 miras yer alıyor. Bunlardan 933’ü kültürel, 227’si doğal ve 39’u karma (doğal ve kültürel) miras olarak listede bulunuyor. Türkiye’nin bu listede 19’u kültürel, 2’si karma olmak üzere 21 miras alanı bulunuyor.

GEÇİCİ LİSTEDE 79 ALAN BULUNUYOR

Dünya Miras Komitesi tarafından UNESCO Dünya Mirası Listesine alınan bu mirasların yanı sıra bir de bu listeye önerilmesi öngörülen ancak henüz adaylık süreçleri tamamlanmayan miraslardan oluşan Geçici Liste bulunuyor. Türkiye’nin Geçici Listede ilki 1994 yılında sunulan ve son olarak 2023 yılında güncellenen şekliyle 72 kültürel, 4 karma ve 3 doğal olmak üzere toplam 79 mirası bulunuyor.

BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞİN EN FAZLA OLDUĞU MİLLİ PARK

Munzur Vadisi’nin 21 Aralık 1971 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla milli park ilan edildiğini belirten Türkiye Barolar Birliği (TBB) Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Üyesi Av. Barış Yıldırım, “Munzur ekosistemi 5 ayrı alt ekosistem içeriyor. Akarsu, orman, kaya, mera ve bozkır ekosistemi. Bu sebeplerle biyolojik çeşitlilik burada son derece güçlü. Ülkemizdeki 48 milli park arasında hem yaban hayatı açısından hem de bitki çeşitliliği açısından en yüksek türlere sahip alan Munzur Vadisi Mili Parkı’dır” diye konuştu.

10 KRİTERDEN 6’SINI KARŞILIYOR

Munzur Vadisi Milli Parkı’nın UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alması gerektiğini belirten Barış Yıldırım, “Munzur Vadisi Milli Parkı listeye girebilmek için gerekli kriterleri fazlasıyla karşılıyor. Buna ilişkin akademik çevrelerce yapılan çalışmalar da mevcut. Bir alanın listeye girmesi için belirlenen 10 kriterden 1’ini karşılaması yetiyor. Munzur Vadisi Milli Parkı ise komitenin belirlediği 10 kriterden 6’sını karşılayan bir milli park. Munzur, dünyanın ilk milli parkı Yellowstone’dan daha fazla tür ve çeşitlilik içeriyor. Yellowstone Dünya Kültür Mirası Listesi’nde ama Munzur değil” dedi.

2250’NİN ÜZERİNDE BİTKİ ÇEŞİDİ SAPTANMIŞ

Munzur Vadisi Milli Parkı’nda yapılan envanter çalışmaları sonucunda 2250 farklı bitki çeşidinin saptandığını kaydeden Yıldırım, “Saptanan bitki çeşitlerinin 5’te 1’i endemik türlerden oluşuyor. Yine bölgede yüksek miktardan yaban hayatı ekolojisi habitat bulmaktadır. Bern Sözleşmesi’ne kesin koruma altına bulunan yaban keçisi, çengel boynuzlu dağ keçisi, vaşak, su samuru, ayı, tikli gibi canlılar bölgede habitat buluyor” diye konuştu.

ALANDA GEREKLİ ÖNLEYİCİ TEDBİRLER ALINMALI

Munzur Vadisi Milli Parkı’na gelen ziyaretçilerin çeşitli materyallerle bilgilendirilmesi gerektiğini de belirten Yıldırım, “Milli parka giriş yapan tüm ziyaretçilere gerekli yasak aktarımların yapılması gerekiyor. Bunlar yapılmadığı takdirde bölgede habitat kaybına ve tür kaybına sebebiyet verecek eylemlerde yükseliş olur. Bu bakımdan taleplerimiz mevzuata uygun şekilde gerekli önleyici ve caydırıcı tedbirlerin alınması yönündedir” dedi.

UNESCO DÜNYA KÜLTÜR MİRASI LİSTESİ (TÜRKİYE)

  1. Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası (Sivas) 1985
  2. İstanbul’un Tarihi Alanları (İstanbul) 1985
  3. Göreme Millî Parkı ve Kapadokya (Nevşehir) 1985 (Karma Miras Alanı)
  4. Hattuşa: Hitit Başkenti (Çorum) 1986
  5. Nemrut Dağı (Adıyaman) 1987
  6. Hieropolis-Pamukkale (Denizli) 1988 (Karma Miras Alanı)
  7. Xanthos-Letoon (Antalya-Muğla) 1988
  8. Safranbolu Şehri (Karabük) 1994
  9. Truva Arkeolojik Alanı (Çanakkale) 1998
  10. Edirne Selimiye Camii ve Külliyesi (Edirne) 2011
  11. Çatalhöyük Neolitik Alanı (Konya) 2012
  12. Bursa ve Cumalıkızık: Osmanlı İmparatorluğunun Doğuşu (Bursa) 2014
  13. Bergama Çok Katmanlı Kültürel Peyzaj Alanı (İzmir) 2014
  14. Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzajı (Diyarbakır) 2015
  15. Efes (İzmir) 2015
  16. Ani Arkeolojik Alanı (Kars) 2016
  17. Aphrodisias (Aydın) 2017
  18. Göbekli Tepe (Şanlıurfa) 2018
  19. Arslantepe Höyüğü (Malatya) 2021
  20. Gordion (Ankara) 2023
  21. Anadolu’nun Ortaçağ Dönemi Ahşap Hipostil Camiileri (Konya-Eşrefoğlu Camii, Kastamonu-Mahmut Bey Camii, Eskişehir-Sivrihisar Camii, Afyon-Afyon Ulu Camii, Ankara-Arslanhane Camii) 2023
Munzur Vadisi Milli Parkı kriterleri karşılamasına rağmen Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alınmıyor
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. 3 Mayıs 2024, 18:34

    Munzur Vadisi Milli Parkı’nın doğal miras açısından kuşkusuz birçok kriteri yerine getirdiği kesindir. Ancak tarihi ve kültürel açıdan da gerekçelendirilmesi gerekir. Örneğin bölgedeki dağ zirveleri, su kaynakları ve varsa mağara ve kaya tapınım alanlarının da dikkate alınmaları gerekir. Düzgün Baba ve benzeri alanların Milli park alanı kapsamında olup olmadığını bilmiyorum, ancak dağ doruklarındaki ‘ziyaret’ olarak tanımlanan alanların varlığı, Dersim ve çevresinden bilinmektedir. Bu ziyaret ve kutsal alanların oldukça tarihi geçmişi bulunmaktadır. Halikarnaslı Herodot, İrani Perslerin (Farslılar) dini tapınma geleneklerini belirtirken Helenler gibi tapınak ve sunak inşa etmediklerini, buna karşın dağların doruklarında kutsal mekanlarının bulunduğundan söz eder. Belirli zamanlarda halkın bu zirvelere çıkarak tanrılarına adaklarda bulunduklarını belirtir. Bunun için bkz. Herodot, Tarihler (Historia) I. Kitap, Bölüm 131-132. Bu geleneğin Iran kültürel etkisindeki Ermeni ve özellikle de İrani halklardan Alevi Kürd ve Dımılianlar tarafından sürdürülmektedir. Dağların ve doruklarının ‘baba’ olarak adlandırılması ise, Batı-Ermenice’de zaten tepe/dağ anlamındadır. Diğer yandan Akhamenişler Dönemi bazı yazılı metinlerinde ‘şip’ olarak bilinen ölülerin anılmasına dair yemekli ayinlerin varlığı bilinmektedir. Bu ‘şip’ olasılıkla Elamca kökenli bir tanımlamadır. Bu tür ölülerin yad edilmesi törenleri, yine özellikle Alevi Kürd ve Dımılianlar (Zaza?) tarafından ‘şin’ (yas ve ağıt bölümü) ve ‘şiv’ (yemekli merasim) olmak üzere Dersim ve çevresinde uygulama bulmaktadır. Dersim ve çevresinin bu özellikleri de dikkate alınarak başka bir açıdan da kriterler sunulabilinir.
    Bu konuda sayın Av. Barış Yıldırım Beyi bilgilendirirseniz bu yönlü çabalara da katkı sunmuş olursunuz. Gerekirse E-Mail adresimi de kendisine iletebilirsiniz.

    Sağlık ve esenlikle

    Cevapla