Tarım ve Orman Bakanlığı 13.Bölge Müdürlüğü’ne bağlı Bingöl Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü 15 Eylül 2022 tarihinde yaban ve dağ keçisi avlanması için ihale düzenledi.
Hayvan severlerin ve yöre derneklerinin tepki gösterdiği av ihalesine karşı Erzurum İdare Mahkemesi’nde açılan davada karar çıktı. Mahkeme, Bingöl’ün Yedisu ve Kiğı ilçelerindeki yaban hayatı geliştirme sahaları ve devlet avlaklarında 4 yaban keçisi ve 4 çengel boynuzlu dağ keçisinin av ihalesini hukuka uygun buldu.
Erzurum 3. İdare Mahkemesi, veteriner hekim Askar Altınöz ve hayvansever Güler Öztürk’ün av ihalesinin iptali ve yürütmenin durdurulması için açtıkları davada ret kararı verdi.
Mahkeme kararında Kara Avcılığı Kanunu ve Tarım ve Orman Bakanlığı’nın hazırladığı raporlara değinerek avlanma ihalesinin hukuka uygun olduğuna hükmetti.
Mahkeme’nin 12 Aralık 2022 tarihinde oy birliği ile aldığı karara göre yargılama giderleri ve bakanlık avukatının vekâlet ücreti de hayvanseverler tarafından ödenecek.
6 ÜNİVERSİTEYE AVLANMA İÇİN RAPOR HAZIRLATILMIŞ
Mahkemenin kararında Tarım ve Orman Bakanlığı’nın avlanma gerekçeleri, av kotaları ve avlanma yöntemine ilişkin savunmalarına atıfta bulunularak av ihalelerinin hukuka uygun olduğuna hükmedildi. Mahkeme kararında ayrıca Bakanlık tarafından Bursa Teknik Üniversitesi, Düzce Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa, Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi ve Kastamonu Üniversitesi’nden yaban hayatı konusunda uzman kişilerce hazırlanan 23.05.2022 tarihli teknik rapora da değinildi. Teknik rapor da ise özetle; yaban hayvanlarının avlaklardaki sayısına yer verilerek avlanmanın popülasyonun devamlılığına herhangi bir olumsuz etkisinin olmayacağının, aksine yaşlı erkek bireylerin avlanması ile popülasyonun dinamiğinin ve eşleşme oranın artacağı savunuldu ve av kotalarının belirlenmesinde bilim ve fen açıdan isabetsizlik olmadığı kaydedildi.
AVUKAT KAYA: “BAKANLIK ÖZEL ÇALIŞMA YÜRÜTTÜ”
Hayvanseverlerin gönüllü vekilliğini üstlenen Erzincan Barosu üyesi avukat Özlem Kaya, her yıl Av Talimatnamesi yayınlandığını dolayısıyla her yıl ve her talimatnamenin kendi içinde değerlendirildiğini belirterek: “Bu yıl idare tedbirini aldı. Bu yıl avlanacak hayvanlarla ilgili üniversitelere bir rapor hazırlattı. Popülasyonu etkiler mi, sayı nedir vs bu rapordan dolayı artık avlanma yapılabilir diyor. Rapora uygun şekilde belirlenmiş sayıda avlanma olabilecektir demek istiyor” dedi.
Avukat Özlem Kaya
Davayı kaybettikleri için yargılama giderlerinin davacılara yüklenmesinin idare hukuku usülü olduğunu söyleyen Kaya hayvanseverlerin masraflarla caydırılmasının ise şu şekilde gerçekleştiğini anlattı: “Önceki yıllarda biz de davalı idare de duruşma talep etmedi. Bu isteğe bağlı. Geçen yıllarda hiçbir şekilde duruşma talep edilmemişti. Bu yıl muhtemelen davalı idare bu arka plan çalışmasını(üniversitelere rapor hazırlatılması) çok iyi yaptığı için bu sebeple de duruşmalı talep ederek aslında mahkeme vekâlet ücretinin daha yüksek yüklenmesini sağlayarak hayvanseverleri caydırmak istediler. Ve ciddi anlamda gelir elde edecekler. İdare Mahkemeleri sıfatıyla bakılan mahkemelerde duruşmalı vekâlet ücreti 11 bin TL civarı. Danıştay’ınki daha yüksek rakamlara tekabül ediyor. Yargılama zaten çok maliyetli bir işlem. Duruşmalı ya da duruşmasız talep arasında farklılık oluyor.”
Kaya, mahkemenin daha önce savunma almadan bile dosya üzerinden yürütmeyi durdurma kararı verdiğini hatırlatarak, “Bu yıl daha davalı idarenin dosyaya cevap dilekçesi gelmeden mahkeme yürütme durdurma talebimizi reddetti. Yani bu avlanmalar yapılmış da olabilir. Muhtemelen bu dağ keçilerin bu canların hepsi öldürüldü.”
Kaya, Bakanlığın yaban hayvanlarını gelir kapısı olarak görmesinin çok çok rahatsız edici bir şey olduğunu ifade ederek üzüntülerini dile getirdi. Teknik raporun idare tarafından hazırlatıldığına dikkat çeken avukat Özlem Kaya, tarafsız, denetlenebilir bilirkişiler tarafından rapor hazırlanması gerektiğini söyledi. Kaya son olarak avlanmanın tamamen yasak olması gerektiğini dile getirdi.
STK’LAR VE HAYVANSEVERLER KARARA TEPKİLİ: AV CİNAYETTİR
15 Eylül 2022 tarihinde düzenlen av ihalesine karşı dava açan hayvanseverlerden Güler Öztürk yaban hayvanlarını yaşatmak için verdikleri mücadelenin cezalandırılmak istendiğini belirterek mahkeme kararına tepkisini dile getirdi.
“KAMUOYU OLUŞMAZSA BÜTÜN İLLERDE DAVALARI KAYBEDEBİLİRİZ”
Erzincan Doğa ve Sokak Hayvanları Koruma Derneği Başkanı Güler Öztürk ise Türkiye’nin farklı illerinde birçok hayvanseverin gönüllü olarak dava açtığına dikkat çekerek yargılama giderlerinin hayvanseverler açısından sorunlara yol açacağına işaret etti.
Öztürk kendisinin hiçbir gerili olmadığı belirterek, “İki tane canı kurtarmak için dava açtık. Böyle bir adalet olur mu? Zaten besleme yapmak ve hasta canları tedavi ettirmek için çevremizden borç alıp sahip çıkmaya çalışıyoruz. Bütün hayvanseverlere ve hayvansever derneklere çağrı yapıyorum; birleşmezsek, dayanışma ile birlikte karşı durmazsak hayvanseverler ciddi sorunlar yaşayacak. Bir arkadaşımız 5 ilde dava açtı. Biz bütün bunları gönüllü bir şekilde kendi sınırlı imkanlarımızla yapıyoruz. Dayanışma olmazsa hiçbir hayvansever bundan sonra dava açamayacak.” sözleri ile duyarlılık çağrısı yaptı.
KAYY-DER: “AV CİNAYETTİR YANLIŞTAN DÖNÜLMELİDİR”
Kiğı-Karakoçan-Adaklı-Yayladere-Yedisu İlçeleri Sosyal Yardımlaşma, Kalkındırma ve Kültür Derneği (KAYY-DER) av ihalesini hukuka uygun bulan mahkeme kararının toplumsal vicdana uygun olmadığını ifade ederek karardan vazgeçilmesini istedi. KAYY-DER adına Eşbaşkan Ahmet Tüzün şöyle konuştu: “Yaban keçileri ve dağ keçileri yöremizde kutsal sayılır. İnsanlarımızın yıllarca sakındığı, koruduğu büyük bir kutsallık atfettiği bu canlarımızın avlanmasına karşıyız. Yaban hayvanlarının para karşılığında avlanmanması/avlattırılması cinayettir. Avcılık, turizm, spor ya da zevk değil açıkça cinayettir. Ayrıca bu yaban ve dağ keçileri BERN Sözleşmesi ile koruma altına alınmıştır. Yetkililere, avlanmaya izin veren kararlarından vazgeçmesi çağrısı yapıyoruz. KAYY-DER olarak avcılık başta olmak üzere doğaya, ekosisteme zarar veren tüm uygulamalara son verilmesini istiyor bunun için mücadele ediyoruz. Yaban hayvanlarının katledilmesinin bilim adına üniversiteler tarafından savunulması ayrıca utanç vericidir. İnsanın doğaya, canlıya, yaban hayvanlarına, ekolojik dengeye müdahalesi bilimsel olabilir mi? Av cinayettir bu yanlıştan dönülmelidir”
“HAYVANSEVERLERİ YILDIRMAK İSTEMELERİNE KARŞI HAREKETE GEÇİYORUZ”
Bingöl Sürdürülebilir Kalkınma, Çevre, Gençlik ve Sivil Toplumu Geliştirme Derneği (BİNÇEVDER) Başkanı Cuma Karaslan da avcılığa ve Erzurum İdare Mahkemesi’nin kararına tepki gösterdi. Karaaslan yaban hayvanlarının av turizmi adı altında öldürtülmesine ilişkin “Devleti, vatanı, toprağı sattılar. Diyorlar ya milli, yerli, vatanını seven… vatanını seven hiç hayvanını öldürtür mü? Niçin? Birkaç bin döviz elde edecekler. Yaban hayvanlarını gelir kaynağı olarak görüyorlar. Böyle bir zihniyet olabilir mi? Üstelik bunu bilim adına, ekosistem dengesi adına savunmak! Bu ahmaklıktır.“ ifadelerini kullandı.
BİNÇEVDER Başkanı Cuma Karaslan
Üniversitelerin avlanma için rapor düzenlemesine de tepki gösteren Karaaslan şöyle devam etti, “Bu raporu hazırlayan üniversiteler, imza atan hocalar 100 yıldır bilimsel bir buluşa hizmet ettiler mi? Mesela herhangi bir ilaç buldular mı, bir hastalığa çare bulabildiler mi? Hangi bilim hayvanları öldürerek çoğaltıyor. Böyle bir saçmalık olabilir mi? Bu konuda ayet bile var, Rab diyor ki ‘Biz doğayı yarattık dengeyi kurduk siz sakın bozmayın’ Bu yaban hayatı, bu doğa dengesi Doğa Koruma Müdürlüğü ile birlikte mi oluştu? Üniversiteler sadece emirle böyle bir rapor hazırlayabilir. Çünkü doğaya yönelik, canlılara yönelik sevgiden, ilgiden, bilimden uzaktırlar. Birkaç hayvanın öldürülmesi ile mi bu denge oluşturulur? Hayır. Birkaç tane zengini eğlendirmek, birkaç zenginin zevki için avcılık yapılıyor.”
Doğanın, ekosistemin oluşmasına insanın hiçbir katkısı olmadığını söyleyen Karaslan, insan müdahalesi ile de ekosistemde denge oluşturulamayacağını aksine varolan dengenin bozulacağını ve bunun ciddi olumsuz sonuçlarının yaşanacağına dikkat çekti.
Mahkemenin yüksek vekâlet ücretleri ile çevrecilerin, hayvanseverlerin üstüne gidilerek geri adım attırılmak istendiğine işaret eden Karaslan şöyle devam etti: “Üç beş tane duyarlı insan var. Sevgisiyle, ilgisiyle hayvanları savunan bu insanların üstüne yük getirerek bundan sonra ‘Bu parayı da bulamayıp yılsınlar, dava açamasınlar‘ diye uğraşıyorlar. Biz hayvanseverler doğanın içindeyiz, bu canlılar ile birlikteyiz. Doğayı korumakla yükümlü olanlar ise avcılar ile birlikte. Eğer popülasyonun çoğalması için çalışıyorsanız, birkaç kişinin keyfi için de hayvanlar için çalışıyorsanız gelin yaşlı dağ keçilerini tutup kafese koyalım ben beslerim. Neden öldürtüyorsunuz? Böyle bir gerekçe olabilir mi? Yaşlı veya hasta yaban hayvanları doğada öldüklerinde başka hayvanlara besin olurlar. Doğada bir tezeğin bile fonksiyonu vardır ve o koltuklarda oturanlar bunu bile bilmiyor idrak etmiyorsa ne bekleye bilirsin ki bu zihniyetten”
“DAVALAR İÇİN KUMBARA OLUŞTURACAĞIZ”
Karaslan son olarak mahkeme masraflarını yereldeki ve bölgedeki çevre platformlarında gündeme getirip dava dosyaları için fon oluşturacaklarını söyledi.
Karaslan, “Onların hayvanseverleri mahkeme masrafları ile yıldırma isteğine karşı bugünden itibaren harekete geçiyoruz. Bağlı olduğumuz çevre platformlarında da konuyu dile getirerek bu işler için kumbara oluşturacağız. Mahkemeleri kaybedersek bu kumbaralarda topladığımız paraları vereceğiz. Para hayvanları öldürtmek isteyenler için önemli hayvanseverler için değil. Hayvanseverleri para cezaları ile yıldırmalarına karşı dayanışma örgütleyeceğiz” diye konuştu.