Kamuoyunda oluşan tepkiler sonrası İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün soruşturma başlattığı ve 21 Aralık itibariyle yeniden karma eğitime dönüldüğü öğrenildi.
Ülke gündemine oturan meseleyi yerinde araştırmak ve yerelde konunun muhatapları ile konuşmak için Genç ilçesine gitmeye karar verdim.
İlk olarak Eğitim-Sen’in gündeme getirdiği uygulamaya ilişkin henüz resmi açıklama yapılmış değil. Güvenilir kaynaklardan soruşturma açıldığını biliyoruz ancak konu kamuoyunun gündemine gelmeseydi soruşturma açılır mıydı?
Hayır!
CUMA NAMAZI SONRASI PROTESTO ÇAĞRISI: AKLIMDA ÇORUM, MARAŞ, MADIMAK KATLİAMLARI
Eğitim Bir-Sen açıklama yaparak ‘harem selamlık‘ uygulamaya ve soruşturma açılan okul müdürüne sahip çıktı. Okul Aile Birliği üyesi bazı veliler de bir araya gelerek ‘karma eğitime geçilmesini’ protesto etme kararı aldılar.
Protesto eylemi yapılacak olması Genç ilçesine gitme isteğimi daha da artırdı. Mademki konuya dair tartışmalar devam edecekti, gidip yerinde görmek gözlemlemek şart olmuştu.
Sabah erkenden kalkıp çantamı hazırladım, sonra sırtımda çantamla dikkat çekeceğimi ve rahat çalışamayacağımı düşünüp çantayı geri bıraktım. İlçe minibüsü Genç yoluna saptığında önümüzde seyir halindeki makam aracı ve korumalar vardı. Bir an acaba vali mi ilçeye geliyor diye düşündüm ama konvoy Diyarbakır yönüne doğru yol aldı…
Genç ilçesi, Bingöl-Diyarbakır-Elazığ üçgeninde yer alıyor. Cumhuriyetin ilk yıllarından günümüze çatışmaların eksik olmadığı bir bölge. Devletin bölgede hakimiyet kurmak için koruculara, Hizbullahçılara doğrudan/dolaylı alan açması, demokratik Kürt siyasetini sürekli baskı ile geriletmesi bölgenin sosyo-politik açıdan geriletilmesine ve gericileşmesine neden olmuştur.
“O DİNSİZLERE KARŞI…”
Bazı velilerin öncülüğü ile planlanan protesto eylemine katılım çağrısı yapılırken kullanılan ürpertici ifadeleri anımsadım yeniden.
Bir velinin WhatsApp durumunda aynen şu ifadeler yer alıyordu: “Yarın ALLAH nasipse Anadolu Lisesi önünde toplanıp hakkımızı sonuna savunacağız İNŞALLAH. O dinsizlere karşı bir olacağız iri olacağız bir olacağız yarın destek için cuma namazından sonra hepiniz davetlisiniz…”
Çorum, Maraş, Sivas… Cumhuriyet tarihi boyunca kitlesel katliamların birçoğu cuma namazı sonrası gerçekleştirilmişti. “Dinsizler…” diyerek Allah-Ekber nidalarıyla katletmiştiler.
Genç Anadolu Lisesi’nde karma eğitime son verilmesini tartışırken elbette Afganistan’da Taliban’ın kız çocuklarının eğitimini yasaklamasını da aklımıza getirmeliyiz. Zira karma eğitime karşı çıkanlar meseleye pedagojik değil ideolojik eksende bakıyor. Taliban yönetimi kız öğrencilerin okula gitmesine yasak getirirken de pedagojik değil ideolojik-inançsal eksende yaklaşıyor. Eğitim yasağı dogmatik inancı, ideolojik önceliğin bir düsturu olarak toplum mühendisliğinin ilk ve zorunlu adımı olma niteliği taşıyor.
Ülkemizde karma eğitime karşı çıkanlar Taliban ile aynı ideolojik-inançsal eksende yaklaşmıyor mu?
İlçe merkezinde ana caddede yürürken işyerlerini, insanları gözlemliyorum. Erken sayılamayacak bir vakit olmasına rağmen cadde boş, tek tük insanlar geçiyor, çoğu yaşlı…
Dini hassasiyetin oldukça yüksek, istihdamın oldukça düşük olduğu ilçemizde gençlerin çoğunluğu ya metropollerde ya da Avrupa’da.
Ana caddede yürürken gazeteci bir arkadaşa denk geldim, çay ocağına girip hasbihâl etmeye başladık. Protesto gösterisinden konuyu açıyorum “6 yaşındaki kız çocuklarının tecavüze uğramasına ses çıkarmıyorlar da karma eğitime dönülmesine mi tepki gösteriyorlar “ diyerek memnuniyetsizliğini dile getiriyor.
6’LI MASANIN YERELDEKİ TEMSİLCİLERİ OKUL MÜDÜRÜNE DESTEK ZİYARETİNDE
Protesto eyleminin yapılacağı yere yani Genç Anadolu Lisesi’nin önüne gidiyoruz. Ders saati olduğu için olsa gerek okul hayli sakin görünüyor dışardan. Okul bahçesinde 15-20 kişilik öğrenci grubu… Okulun fotoğrafını çekerken öğrencilerin kadraja girmemesine özen gösteriyorum.
Tek tük öğrenciler girip çıkıyor, ben birkaç fotoğraf çekip protesto saatini bekleyeceğim.
Okulun iki girişi var, biri ana cadde üzerinde diğer giriş arka tarafta, okulun bitişiğinde Genç Hükümet Konağı… Dolanıp arka kapıya yöneliyorum, merdivenlerden birkaç dakikalık video çekmek istedim. Minareden yükselen sesin sonlanmasını beklerken 6’lı masanın yereldeki temsilcileri giriyor kadrajıma; Deva Partisi İlçe Başkanı Abdulbaki Erdoğmuş ve İYİ Parti Genç İlçe Başkanı Alattin Alkaç okula giriyor.
Okulun çevresinde denk geldiğim öğrencilerin fikirlerini soruyorum. Özellikle kız öğrencilerin ne düşündüğü önemli.
Kız ve erkek öğrencilerin sınıflarının ayırılmasını sorduğum kız öğrenciler “Biz memnunduk, öyle daha iyiydi” diyor.
“Bütün öğrenciler sizin gibi mi düşünüyor? Sınıfları ayırmadan öğrencilerin görüşünü aldılar mı?” sorularıma ise “ Evet öğrencilere sordular, öğrencilerin büyük çoğunluğu sınıfların kız -erkek ayrı olmasını savundu“ yanıtını verdiler .
İlçede karşılaştıklarımızın büyük çoğunluğu kız ve erkek öğrencilerin farklı sınıflara ayırılmasında bir sakınca görmüyordu.
Okulun açık pencerelerinden sınıfları görmek mümkün. Gazeteci merakı işte, rüzgarın araladığı perdenin kenarından sınıflara bakıyorum;×karma eğitime geçilmiş, kız ve erkek öğrenciler karışık oturmuş.
Ana cadde üzerinde dolanmaya devam ederken az önce okula giren siyasetçiler ile karşılaşıyoruz. Tanışma faslından sonra konuya nasıl baktıklarını soruyorum. Okul Müdürü Abdurrahman Yılmaz’a destek olmak için okula gittiklerini söylediler. Kız ve erkek öğrencilerin sınıflarının ayrılmasının velilerin talebi olduğunu, okul müdürüne fatura çıkarmanın yanlış olduğunu eklediler. Ayrıca kız ve erkek öğrencilerin sınıfların ayırılmasının bu kadar abartılacak büyük bir kabahat olmadığını pekala uygulanabileceğini de savundular.
Ayaküstü sohbetimiz daha çok tanışmak için olduğu için çok fazla soru sorma, temsil ettikleri partilerin milli eğitim temel ilkeleri hakkında yaklaşımlarını sorma fırsatı olmadı.
Aceleleri vardı, sanırım cuma namazına yetişeceklerdi, “Masayı dağıtacaksınız” diye espiri yaptım “Valla masa dağılsa da inancımız budur. Abdurrahman Hoca’nın (Genç Anadolu Lisesi müdürü) bir suçu yok, veliler dilekçe vermiş öyle istemiş.” cevabını verip uzaklaştılar.
En iyisi gidip okul müdürü ile görüşmekti. Kaç kişi dilekçe vermiş, nasıl bir referandum yapılmış?
Genç Anadolu Lisesi önüne yetiştiğimde Okul Aile Birliği Başkanı olduğu söylenen Ayhan A. ile karşılaştık. Bir gün önce WhatsApp durumunda ‘dinsizlere’ karşı protesto çağrısında bulunmuştu. Protesto eylemini şimdilik ertelediklerini söyledi. Okul Aile Birliği olarak dilekçe verdiklerini, kararın Okul Aile Birliği Kararı olduğunu savundu. Ayhan Bey kız ve erkek öğrencilerin ayrı sınıflarda olması gerektiğini, karma eğitimi dayatmanın doğru olmayacağını ifade ediyor.
Öğrencilik yıllarımda anadilde eğitim için verdiğimiz mücadeleden örnek vererek ‘Neden iktidardan, Milli Eğitim Bakanlığı’ndan talep etmediklerini’ soruyorum. Bütün yetkililerin haberinin olduğunu bir önceki İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile konunun tartışıldığı bilgisini veriyor.
Son olarak okul müdürü Abdurrahman Yılmaz ile karşılaşıyoruz. Konunun kamuoyunda yankı bulması doğal olarak Yılmaz’ı zor durumda bırakmış. Yaptığım haberlere ilişkin sitemini ima etti, yazdıklarıma bir itirazı yok fakat haberimde Yılmaz’ın eski sosyal medya paylaşımlarına yer vermemden hayli rahatsız olmuş. Cuma namazına yetişmeye çalışan Yılmaz ile caminin yakınlarında ayaküstü böylesi bir karşılaşmamız yaşandı.
Sonuç olarak kız ve erkek öğrencilerin sınıflarının ayrılması okul aile birliğinin yani velilerin talebiyle gelişen ve okul yönetimi üzerinden bazı sınıflarda uyugulanmaya konulmuştur.
Genç Anadolu Lisesi üzerinden gündeme gelen bu konu aslında sağ partilerin oy istismarı açısından hayli kullanılmaya uygun bir mesele.
Milli Eğitim Temel Kanunu 15. maddede “Okullarda kız ve erkek karma eğitim yapılması esastır. Ancak eğitimin türüne, imkân ve zorunluluklara göre bazı okullar yalnızca kız veya yalnızca erkek öğrencilere ayrılabilir” denilerek temel ilke belirlenmiştir.
İlçe sakinlerinin büyük çoğunluğu kız ve erkek öğrencilerin sınıflarının ayırılmasını savunuyor.
Bu gerçeklik Eğitim Bir-Sen isimli iktidar yanlısı sendikanın laik eğitimi savunan Eğitim-Sen’e saldırmasını meşru kılmaz. Kendi meslektaşlarını ‘marjinal grup, sendikamsı yapı’ gibi çirkin ifadelerle suçlayan Eğitim Bir-Sen’in ‘harem selamlık’ uygulamaya pedagojik yaklaşım adı altında sahip çıkması bir aldatmadan ibaret.
Eğitim Bir-Sen gibi yapıların Avrupa’yı örnek göstermesi ise dinci pragmatizmden başka birşey değil. Çocukların sosyal gelişimi önünde din, inanç olgusunun engel teşkil etmediği Avrupa’da karma eğitimi tartışmanın veya karma eğitimden vazgeçmenin bir sakıncası yok. Fakat kız çocukların okula gönderilmediği, erken yaşta evliliğin bu kadar yaygın olduğu ülkemizde karma eğitim olmasın demenin ‘kız çocukları okula gönderilmesin ‘demenin ön adımının olduğu aşikardır.
Zira karma eğitimi dayatma olarak değerlendiren Eğitim Bir-Sen’in ve tek cinsiyetli sınıf/okul düzenini savunanların hareket noktası öğrencilerin daha nitelikli eğitim almaları değil. Bu kesimlerin düşüncelerinin temelinde yatan şey dinin-inancın emir ettiği harem selamlıktır. Bu harem-selamlığın varacağı nokta da en nihayetinde Taliban’ın, kız çocuklarına okulu yasaklaması değil midir?
Peki karma eğitime karşı çıkanlar bunu inançların bir gereği olarak istediklerini açıkça savunuyor mu?
Ülkemizin sosyolojik yapısını, gelişmişlik düzeyini göz önünde bulundurduğumuzda karma eğitimin esas olması bir zorunluluktur. Bunun yanında ihtiyaca göre tek cinsiyetli okullar da sadece kız çocuklarının okullaşma oranını yükseltmek için kız çocuklarının okula gönderilmemesinin önüne geçmek için zorunlu, özgün hallerde dikkate alınabilir…