Ferit Demir

Margek’ten Basın Özgürlüğüne Giden Yol

featured

İlkokul da okuyordum…
Mevsim sonbahardı…
Asker köyün etrafını sardı…
Köylüleri meydana topladılar…
Yüzbaşı vardı askerlerin başında..
Herkese hakaret ediyordu..
Biz uzaktan izliyorduk..
Küfür etti ve uzaklaştırdı bizi…
Köylülere olmadık hakaretler yapmış..
Silahlarınızı getirin yoksa hepinizi yakarım deyip gitmişler..
Oysa köyde silah falan yok..
Bahane yaratıyor..
Zaman geçti kış ayları geldi…
Hava karlı..
Cemseler köye yine geldi…
Köyden yaşlıları yine çağırdılar…
Bizim evin önüne gelen komutan bağırdı babama..
Yeğenin Teslim Demir nerede bul getir..
Babam komutanım vallahi bilmiyorum yerini dedi..
Gel bizimle köy meydanına dedi..
Köydeki yaşlıların tamamı köy meydanında toplandı..
Hepsini kar içinde kilometrelerce yürüterek yaya olarak Pertek’e götürdü..
Yolda olmadık hakaretler ve işkenceler yapılmış yaşlılara..
Sonra Pertek jandarma komutanlığı..
1 haftadan fazla kaldı yaşlı köylüler…
Sebepsiz gözaltı..
Savcının haberi bile yok…
1 hafta sonra bıraktılar babamı ve diğerlerini..
Babam eve geldiğinde elleri mosmordu..
Bıyıkları kesilmiş saçı sıfıra vurulmuştu…
Babamı tanıyamadım…
Sonra olanları anlattı babam..
Hepimiz sessizce dinledik
İçimde fırtınalar kopuyordu…
Aradan zaman geçti…
İlkbahar aylarıydı..
Bir beyaz Toros köye geldi…
3 sivil polis vardı..
Babamı yine aldılar..
İstikamet Diyarbakır..
Sonra Ankara’dan amcamı almışlar..
Amcamı da Diyarbakır Zindanlarına getirmişler…
Babamı almalarının tek sebebi var..
Yeğeni Haşim Diyarbakır’da cezaevinde..
Vay sen buna neden avukat tutmuşsun..
Neden her hafta ziyaretine gelmişsin…
Babam tam 40 gün Diyarbakır Zindanlarında kaldı..
Serbest bırakıldığını yürüyemez durumdaydı..
Her yeri yara bere içindeydi..
Ayak topukları elleri sırtı mosmordu…
Yine bıyıkları kesilmiş saçı sıfıra vurulmuştu..
Amcamı babamdan sonra birkaç ay daha o zindanda tutup bıraktılar..
Sonra ben Ortaokula başladım…
Pertek’teyim…
Mevsim yine ilk bahar..
Pertek’te bulunan iplik fabrikasına Kayseri Komando Tugayı yerleşmişti..
Her gün bir başka köyden yaşlılar gençler toplanıp getiriliyordu..
Yine bizim köye sıra geldi..
Köyde kaç yaşlı varsa toplandı..
Bir hafta gözaltında tutuldu köyün bütün yaşlıları..
Hepsi aynı muameleye maruz kalmıştı..
Bıyıklar kesilmiş, saçlar kazınmış..
Babam yine tanınmaz haldeydi…
Keyfi gözaltılar, işkenceler ve yapılan zulümler…
Bir darbeci komutan babama ve diğer yaşlılar şunu demiş..
Siz hainsiniz..
Siz şerefsizsiniz..
Hepinizin anasını avradını…
Olmadık hakaretler yapmış..
Sonra babam dönüp şunu demiş komutana;
Şimdi anladım sizi, siz Atatürk’ün askerleri değilsiniz…
Kenan Evren’in askerlerisiniz..
Sonra yine falaka, yine işkence yine elektrik…
Ve babam bırakıldı..
Üzerindeki kıyafetler kokuyordu…
Her yeri mosmordu…
Yine bıyıklar ve saçlar kesilmiş…
Zaman geçti…
Ortaokul ikinci sınıftayım…
Okula asker vali Kenan güven geldi…
Bütün öğretmenleri topladı…
Hepsine hareketler yapıyordu..
Alevi bıyığı ne demek..
Solcu bıyığı ne demek..
İktidarda biz varız…
Benim dediğim kanundur…
Yarın hiçbir bıyıklı öğretmen görmeyeceğim..
Hiçbir bıyıklı memur görmeyeceğim…
Bir gün sonra bütün öğretmenler bıyıklarını kesmişti..
İlçedeki bütün memurlar bıyıklarını kesmişti…
Hatta Darbeci vali Kenan Güven’in emriyle il genelinde bütün memurlar bıyıklarını kesmişti…
Bir tek badem bıyıklı yabancı memurlara ve diyanet görevlilerine yasak koymamıştı…
Bu durumu gazetelerde hiç okumadım…
Hangi gazeteye baktımsa haber yapılmamış…
Ve o gün gazeteci olmaya karar vermiştim…
Her gün dua ediyordum…
Bir an önce okul bitesinde muhabir olayım bu gerçekleri tek tek yazayım diye…
Günler geçerken ben babama köylülere yaşlılara gençlere yapılan insanlık dışı işkenceleri bir gün nasıl haber yapacağımı düşünüyordum…
12 Eylül faşist darbesi sonrası halka yapılan zulümleri…
İşkenceleri…
Baskıları…
Bir tek gazete yazmamıştı…
Bu içime dert olmuştu o zaman…
Yıl 1993 gazeteciliğe ilk adımımı attım…
Milliyet ve Cumhuriyet gazetelerinin Tunceli muhabiri oldum…
İlk haberimi Pertek’te yaptım…
Sonra Tunceli merkez…
Sonra haberler arka arkaya geldi…
İldeki tek gazeteciyim…
İlk ses getiren haberim 1994 yılının sonbahar aylarında Türkiye gündemine düştü…
Yakılan yıkılan ve boşaltılan köy haberlerim Türkiye’de Dünya’da gündem oldu…
Askerler tarafından operasyonlarda yol göstersinler diye götürülen ve kaybedilen köy muhtarlarının kayıp haberleri Türkiye’de gündem oldu…
Kutudere’de Işık ve Serin ailesinden 7 kişinin kaybedilmesi haberim günlerce yazıldı..
1995-1996 yıllarında Türkiye’de ilk kez Tunceli’de halka uygulanan gide ambargosu haberim hem Türkiye hem Dünya çapında ses getirdi…
Boşaltılan köylerde yaşayan insanların şehir merkezleri ve ilçelerde çektikleri sıkıntılar haberleri…
İlhan Selçuk’un benim haberlerimden alıntı yaparak yazdığı yazı…
Türkiye’de birçok köşe yazarının Tunceli’de yaşananları benim haberlerimden alıntı yaparak gündeme getirmeleri…
2005 yılında Er coşkun Kırandi’nin kaçırılması haberim günlerce konuşuldu…
Çoşkun Kırandi’nin serbest bırakılmasının CNN Türk ekranlarında canlı verilmesi Türkiye’de gündem oldu…
2006 Yılında Akpazar Yatılı bölge okulunda onlarca erkek çocuğunun maruz kaldığı istismar olayının ortaya çıkarılması haberim ve akabinde kurulan TBMM araştırma komisyonunun çalışmaları..2009 ve 2011 yılları arısında Mehmet Ali Birand ve Uğur Dündar ile Doğu ve Güneydoğu’nun farklı illerinde yaptığım canlı yayınlar…
Bölgede yaptığım haberler…
2009 da Tunceli’de seçimlerde dağıtılan beyaz eşya haberi Türkiye’de aylarca konuşuldu…
2010 ve sonrasındaki yıllarda sırasıyla yaptığım;
Hozat Fişleme skandalı…
Çemişgezek’te yoksullar için yapılan TOKİ evlerinin Zenginlere peşkeş çekilmesi…
Silvan’da ilk ateşkesin bozulması haberi ve sonrasında yaşanan olaylar..
Bölge illerinde yapılan canlı yayınlar…
Sonra haberler hep devam etti…
2018 Doğan grubunun Demirören Grubuna satılması..
Sonrasında Demirören Grubunda yaşadığım baskı sansür ve mobingler..
Demirören grubunda istifa etmem
Ve 2020 yılı sonlarında Halk TV
Unutmuyorum…
2020 yılının son aylarında Halk TV genel yayın yönetmeni Suat Toktaş ile yaptığım o görüşme…
Hayatımın dönüm noktası oldu…
Halk TV’nin bölgedeki sesi olmaya başladım..
Aslında sessizlerin sesi oldum..
Haksızlığa uğrayanların sesi oldum…
Halk TV’de sansürsüz haberleri yapma şansıyla yaptığım haberler…
2020’li yıllara kadar bölgede yaşanan her haksızlığı haberleştirmem…
Ve 2022 yılında Erzincan İliç Anagold Altın madeninde yaşanan siyanür sızıntısını Türkiye’ye duyurmam büyük yankı yarattı…
Sonra 2023 yılında yaşanan 6 şubat depremleri…
Malatya, Adıyaman ve Kahramanmaraş’ta yaşanan gerçekleri sansür etmeden Türkiye’ye duyurmam…
Deprem bölgelerinde gerçeklerin Türkiye’ye aktarılması..
Hatay’da oluşan su kuyrukları…
Hatay’da Depremden aylar sonra kilometrelerce yemek kuyruklarında bekleyen depremzede çilesi…
Deprem illerinde Halk TV’nin bölgenin sesi olması…
Sonra Elazığ’da bir lisede müdürün 10’dan fazla kızı taciz etmesi..
Yine Elazığ’da bir öğretmenin yıllarca çok sayıda hentbolcu kız sporcuları taciz etmesi haberleri…
Hep haksızlıkların karşısında durduk..
Haksızlıkları haber yaptık…
Sessizlerin sesi olduk…
Ve Gazetecilikte en büyük emek karşılığı olan ;
Çocuklarıma bırakacağım tek miras ; ödüller


ÇGD Uğur Mumcu Araştırmacı gazetecilik ödülü..
ÇGD Rafet Genç haber ödülü..
ÇGD Cem Emir-Sabahattin Yılmaz özel ödülü…
ÇGD Yılın Haber Ödülü
TGC Yılın TV Haber ödülü..
Eskişehir Tabip Odası ve Ali İsmail Korkmaz Vakfı, Ali İsmail Korkmaz Yaşam Ödülü..
Ankara Mimarlar Odası Emre Madran Basın ödülü..
ÇGD Eskişehir şubesi Uğur Mumcu Ödülü…
Ankara Tabip Odası Basın Ödülü..
Birçok kurum ve kuruluştan verilen onlarca ödül…
Margek’te yani köyümde 12 Eylül Faşist darbesi sonrası babamın ve yaşlı köylülerin yaşadığı işkencelerin üzerimde bıraktığı izler..
Sonra babamın Diyarbakır Zindanlarında yaşadığı işkenceler…
Ortaokul yıllarında şahit olduğum haksızlıklar…
Darbeci valinin öğretmen ve mamurların bıyıklarını kestirmesi
Ve Sonra gazeteci olma ve haksızlıkları yazma kararım..
1993 yılında başladığım gazetecilik Maceram…
Sonrasında yıllarca haksızlıkların karşısında kararlı duruş..
Gazetecilik etik ilkeleri çerçevesinde yapılan haberler…
Sessizlerin sesi olmak…
Sonra yaşanan yıkımlarda gerçekleri korkusuzca dile getirmek…
Bölgenin sesi olmak..
Her haksızlığı dile getirmek..
Gazetecilikte tam 31 yılı geride bırakırken bir tek haberimin tekzip dahi edilmemesi gururu…
Ve Final;
Basın konseyi 2023 Basın Özgürlüğü ödülü…


Bu gazetecilik hikâyesinde Basın Özgürlüğüne giden yolu kısaca özetledim…
Bu ödülü bugün hayatta olmayan Babama ve ablama armağan ediyorum..
Bu ödülü Bölgede haksızlığa uğrayan herkese armağan ediyorum…
Bu ödülü 12 Eylül faşist darbesinde işkenceye maruz kalan bütün devrimcilere armağan ediyorum..
Bu ödülü ilk kez Anadolu’ya getiren bir gazeteci olarak Anadolu’da haksızlığa uğrayan herkese armağan ediyorum..
Bu ödülü Halk TV ailesine armağan ediyorum..
Bu ödülü bütün Dersim halkına armağan ediyorum…
Yaşasın gerçek gazetecilik…

Margek’ten Basın Özgürlüğüne Giden Yol

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Munzur Press ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!