“Toplum, emeğin güneşi etrafında dönmediği sürece dengesini bulamaz.” — Karl Marx
Geçenlerde değerli bir meslektaşım ve sınıf arkadaşım, “Bu ülkede hiç güzel bir paylaşım yapamayacak mıyız?” diye sordu.
Keşke yapabilsek… Ama gerçekler, kapıyı kırıp içeri giriyorsa neyi saklayalım yoldaş?
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde öğrenci olduğumuz yıllarda bize “Toplum Hekimliği” derslerini veren, “İş Sağlığı ve İş Güvenliği” kavramını zihnimize çakan, iş ve meslek hastalıkları alanının duayeni Prof. Dr. İsmail Topuzoğlu’nu bu yıl 108 yaşında kaybettik. Işıklar içinde uyusun…
Hocamız, Türkiye’deki işçi ölümlerinin büyük bölümünün sınıfsal ve siyasal tercihlerden kaynaklandığını, çözümün de yine sınıfsal ve siyasal bir mücadeleden geçtiğini söylerdi.
Ekim Ayının Kanlı Tablosu
“İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi”nin raporuna göre Ekim ayında en fazla iş cinayeti tarım işkolunda yaşandı. Ölenlerin 24’ü çiftçi, 22’si tarım işçisi.
İkinci sırada 43 ölümle inşaat, üçüncü sırada ise 25 ölümle taşımacılık yer alıyor.
Toplam tabloya baktığımızda:
- Sanayi: 58 ölüm
- Tarım: 46 ölüm
- İnşaat: 44 ölüm
- Hizmet: 21 ölüm
Ölüm nedenlerine gelirsek:
- Ezilme / göçük
- Trafik ve servis kazaları
- Yüksekten düşme
- Kalp krizi / beyin kanaması
En çok ölüm; İstanbul, Mersin, Ankara, Bursa, Hatay, İzmir, Ordu, Çanakkale, Sakarya, Aydın, Denizli, Gaziantep, Kocaeli, Konya, Malatya ve Muğla’da gerçekleşti.

En Acı Gerçek: Çocuk İşçiler
Ekim ayında en az 8 çocuk, iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Evet, çocuk… Ellerinde oyuncak değil, çapa; kalem değil, tuğla taşıyan çocuklar.
Ayrıca:
- 12 kadın işçi öldü.
- 7 göçmen işçi yaşamını yitirdi.
- Ölen işçilerin sadece 3’ü sendikalı, 166’sı sendikasız.
Bu bile tek başına bir ülkenin sınıf haritasıdır.
On Ayda En Az 1.737 İşçi Öldü
Yılın aylara göre bilançosu:
- Ocak: 180
- Şubat: 128
- Mart: 158
- Nisan: 156
- Mayıs: 178
- Haziran: 161
- Temmuz: 207
- Ağustos: 192
- Eylül: 208
- Ekim: 169
Gel de kahrolma…
Dilovası’nda Altı Kadın İşçi Bir Anda Yok Oldu
Kocaeli Dilovası’ndaki parfüm fabrikasında yaşanan patlamada 6 kadın işçi yaşamını yitirdi. Üstelik Cumartesi sabahı… Belki birinin çocuğu kahvaltı bekliyordu. Belki birinin annesi pazar hazırlıyordu.
Bu Artık “Cinayet” Değil, Düzensiz Bir Katliam
Denetim yoksa, ceza yoksa, raporlar gizleniyorsa, “patron üzülmesin” diye dosyalar kapatılıyorsa…
Olan tam da budur.
Türkiye’de iş cinayetleri artık “olağan” bir haber değil, süregelen bir katliam biçimi. Gafletin çanları çalıyor. Uyanmak için daha kaç işçi ölmesi lazım?
Bir Divriği Türküsüyle Bitireyim…
Aşık Ali Metin’den alınma, Turan Engin ustamızın derlediği o güzel türküyle:
Ömür bahçasının gülü solmadan,
Uyan gel gözlerim gafletten uyan.
Ecel bir gün bize “haydı” demeden,
Uyan gel gözlerim gafletten uyan…
Sevgiler,
