“Tuvalet”in bulunuşu, temiz çevre ve sağlıklı toplum açısından devrimsel niteliktedir. İlk bulan ise Mezopotamya halklarıdır. Yaklaşık 5000 yıl önce eski Mezopotamya’da kullanılmıştır. Romalılar ise ilk basit biçimini icat etmiştir. Buluşun birçok salgın hastalığın önüne geçtiği bilinir. Önemlidir.
Kirli merkezler…
Ancak 5000 yıllık geçmişine rağmen bugün Pakistanın % 45’inde tuvalet yoktur! Dünyanın en kirli merkezleri Pakistan, Afganistan, Bangladeş gibi ülkelerdir. Bu ülkelerin ortak özelliği içselleşmiş gericiliktir. Bu geriliğe eşlik eden siyasallığı da aşan paramiliter islamdır. Güncellenmiş “şeriatçı” kimliğiyle İbrahimi dinlerden ayrışan bir yapıları vardır. Amaçları islami bir nizam kurmak değildir. Her şey; Sergio Leone’nin yönetmenliğini yaptığı “dolar üçlemesi” olarak bilinen serinin ilk filmi olan “Birkaç Dolar İçin” dir. Dolara koşanlar, uygarlığa ihtiyaç duymazlar.
Afganistan’da Pedofili ağı…

Dahası vardır: Örneğin Afganistan’da okullarda “pedofili ağı” kurulmuştur. Sayısız kadın, çocuk (erkek ya da kız çocuğu) cinsel istismara uğrar. Toplu tecavüz olayları yaygın ve çoğunlukla alenidir. “Bir Afgan ‘geleneği’ olan ve ‘erkek oyunu’ anlamına gelen “Bacha Bazi” sıradan bir sosyal etkinlik gibidir. Cinsel eğlence ve sömürü amacıyla genç erkek veya erkek çocuklar satılır ve satın alınır. Bu çağ dışı olay, özellikle zengin Afganlar ya da Peştunlar tarafından yapılan sıradan ayinler gibidir.
Yasal oluşu ise, İslamın arkasına sığınan bu güçler hakkında daha net fikirler verir.
Ancak bununla bitmiyor!

Başta Lahor, Pakistan’ın bir çok kenti hava, çevre ve toplum kirliliği açısından tiksindiricidir. Kayıtlar, görüntülerle belgelenen haberler, sadece bir yıl içinde 135 bin kişinin pislikten öldüğünü söylüyor. Çöplerin balkondan, pencereden sokağa atıldığını ya da öylece bırakıldığını da… Sokak ortasında insanların tuvaletini yaptığını da… Aynı ortamda yemek yapıp yediğini de…
Yaşam alanlarını çöplüğe dönüştürenler, bugün; insanlık/uygarlık alanlarını birer çöplüğe dönüştürme gayreti içindedir.

Paramiliter islamın uygarlık potansiyeli yoktur!
İslam yapısı gereği değişime kapalıdır. Reformcu niteliğini kaybetmiştir. Özellikle siyasal islam, değişimi (demokratik değişimi) bir tehdit olarak algılar ve bastırma yolunu seçer. Bu özellikleriyle emperyal güçlerle yerelde çoğunlukla örtüşür. Hatta paramiliter oluşları da emperyal ilgiden gelir.
İslami güçlerin Ortadoğu halklarını demokratik uygarlıkla buluşturma potansiyeli yoktur. Nicel bir yokluk değildir bu. Nitelikle ilgilidir. İçyapısal anlamda bir yokluktur. Düşünce ve inanç yapıları kadar kültürel açıdan da uygarlıktan uzaktır. Özellikle politik kirlenmede bir tür paramita olmuş İŞİD ve türevi yapılar bundan çok daha uzaktır.
Can alıcı soru şudur: Yaşadıkları ortamı çöplüğe dönüştürenler, başka halkları nasıl özgürlükle buluşturabilir? Kendilerini uygarlığa, insanın evrensel amaç ve arayışına kapatmış güçler, nasıl olur da yeni Ortadoğu’nun değişim dinamiği olabilir? “Birkaç Dolar İçin” paramilite olanlar; halklara ve özgürlük taleplerine nasıl yanıt olabilir?
Uygarlık, değişim ve demokrasi “askeri güç olayı” değildir. Şiddet, yıkar ancak inşa etmez. Yeni Ortadoğu’nun inşasının öncüleri, yıkımın hikayesini yazan ve kanlı çetelesini tutanlar olamaz. Bunların nasıl bir Ortadoğu (özelde Suriye) arzuladıklarını anlamak için Afganistan, Pakistan gibi ülkelere bakmak yeterlidir. Bu ülkelerdeki sosyal düzen, ahlaki ve kültürel çöküntü her şeyi açıklar gibidir…
Paradoks hatta birazda trajik olan şudur: “Çözüm gücü” olarak ortaya atılan paramiliter güçler, asıl problemin kendisidir.

Üstat, Ortadoğu’nun değişime öncülük etme potansiyeli yoksa, değişimi hangi güç gerçekleştirecektir? Dıştan dayatmacu bir gelişme ne kadar sağlıklı olur. Bence funtamantalist akımlar dusinda bu coğrafyada demokratik damarlarda var. Öncülüğü bu akımlar yapamaz mı?
“Orta doğu’nun değişme öncülük etme potansiyeli yok” demiyorum. Belirttiğiniz funtamalist güçlerin bu baskı yok
diyorum. Ortadoğu’da elbette bir “demokratik damar” var. Bu damar etnik kimlik olarak daha çok Kürtler gibi görünüyor. Bu damarı kollektif arana çıkaracak irade ve insiyatiflerin zayıflığı önemli bir problem oluşturuyor. Aşılırsa durum değişir. Yorumunuz için teşekkürler.